| Tüm bu zaman boyunca hayatımı bölüm bölüm tekrar inşa ettim. | Open Subtitles | و مع مرور الوقت لقد بنيت حياتي من جديد قطعة قطعة |
| Ve çoğu zaman da şimdi sizlerle paylaşacağım hikayeyi anlatırdı. | TED | ومعظم الوقت لقد أخبرني قصة سوف أشارككم بها |
| Uzun zaman oldu, bizi unuttunuz sanmıştım. | Open Subtitles | مر الكثــير من الوقت لقد فكرت أنــك نسيــتنا |
| Evet ama insanlar her zaman ölür. | Open Subtitles | حسناً , أنه الناس يموتون طوال الوقت لقد كانت متعبة ليس هناك شئ نعمله |
| Sakin ol. Daha zaman var . Neredeyse havaalanına geldik. | Open Subtitles | لا تكن عصبي ، لدينا مزيدا من الوقت لقد وصلنا للمطار تقريبا |
| O kadar uzun zaman oldu ki. Bende seni aramayı düşünüyordum. | Open Subtitles | لقد مر الكثير من الوقت لقد أردت الإتصال بكِ |
| Biraz zaman alır. Biz de oralardan geçtik. | Open Subtitles | سوف يأخذ هذا بعض الوقت لقد كنا موجودين هناك |
| Biliyorum ki bu benim hatam her zaman sana zaman vermem gerektiğini düşündüm. İhtiyacın vardı. | Open Subtitles | أعلم أنه خطأي دائما اعتقدت أنه يجب أن أعطيك بعض الوقت لقد كنت بحاجة إليه |
| Evet. Ama zaman vermeliyim. Cehennemi yaşamış. | Open Subtitles | اجل ولكن لنعطها بعض الوقت لقد رأت الكثير في هذا المكان |
| - Çoğu zaman kıç üstü düştüğünü gördüm. - Bir büyülü an vardı. | Open Subtitles | لقد رأيته يسقط على مؤخرته في اغلب الوقت لقد قام بلمحة سحرية |
| Bütün gece, bütün bu zaman boyunca sen beni mi inceliyordun? | Open Subtitles | طوال الليل ، وكل الوقت لقد كنتِ تفحصينى؟ |
| Epey zaman geçmişti. O da geç kalmıştı ve biz de sıkılmıştık. | Open Subtitles | مر الكثير من الوقت, لقد تأخر, ونحن أصبنا بالملل. |
| Görünüşe göre, dünyayı bu kurtaracak, nasıl olacağından emin değilim, ...ama biraz zaman ver, sadece sekiz saniyedir bunun üzerinde çalışıyorum. | Open Subtitles | من الواضح بأنها ستنقد العالم لست متأكداً كيف لكن اعطني بعض الوقت لقد توليت هذه القضية منذ ثمان ثوان |
| - Ona biraz zaman ver. - Yaşanılanlara şahit oldu. | Open Subtitles | امنحه بعض الوقت لقد كان في خضم هذا الأمر |
| Bu konuda her zaman övünürdü. Bizi hep bir araya toplardi... | Open Subtitles | الوغد كان يتفاخر بهذا كلّ الوقت, لقد جمع الطلاب و أخبرهم! |
| İnsanlar her zaman yalan söyleyebilir, yani. Çocuk servisindeki kadın hakkında gerçekleri öğrendim. | Open Subtitles | أعني أن الناس يكذبون علينا طوال الوقت لقد أنتهى كل شيء مع الإمرأة من خدمات الأطفال |
| Biraz zaman tanı. Beni işe soktuğunda zaten ortalık karışıktı. | Open Subtitles | مهلاَ ، اعطه بعض الوقت لقد كان الامر فوضوي عندما أتيت هنا |
| Benim genel beni koruyamayan hissediyor ıf, belki de zaman ı yeni bir generali bulundu olduğunu. | Open Subtitles | إذا شعر بلدي عام قادر على حمايتي، ربما حان الوقت لقد وجدت العام الجديد. |
| Babam her zaman bizi güldürürdü, hem aptal hem de zekiydi. | Open Subtitles | أبي كان يجعلنا نضحك طوال الوقت لقد كان مسليًا وبسيطًا |
| Ey zaman, korkunç işlerimi seziyorsun önceden. | Open Subtitles | أيها الوقت لقد أفسدت خططى الرهيبة |