| Senin burada olman için biraz erken değil mi, Cat? | Open Subtitles | أليس الوقت مبكر قليلا بالنسبة لك أن تكون هنا، كات؟ |
| .Hayır sağol, Owen. lçki için biraz erken. | Open Subtitles | لا، شكرا، أوين ان الوقت مبكر من اليوم قليلا |
| Merhaba, bak, biliyorum saat Daha erken ama Mulbery caddesindeki küçük butikteydim ve bu kaşkolü gördüm ve tam senlik olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | انظرى، انا اعرف ان الوقت مبكر لكنى كنت عند هذا البوتيك الصغير فى شارع مالبورى و رأيت هذا الوشاح و فكرت فيكى |
| Bu konuları konuşmak için Daha erken. Daha kazanmadı bile. | Open Subtitles | الوقت مبكر جدًا على إختياره لنائب فهو لم يربح حتى |
| Ama bebeğim, bir yenidoğan odası düzenlemek, küçük karavanlarla test sürüşüne çıkmak, bebek telsizi almak için çok erken. | Open Subtitles | لكن الوقت مبكر على تأسيس حجرة للطفل أو تجريب قيادة حافلة صغيرة أو شراء جهاز لسماع الصوت عن بعد |
| Henüz çok erken. Makam koltuğu hala sıcakken adaylığını açıklamazsın. | Open Subtitles | لا, إن الوقت مبكر جداً, لا يمكنك الإعلان عن ترشحك |
| Onun bu konuyla ilgisi yok. Bir suçludan söz etmek için henüz erken olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | ولكني أعتقد أن الوقت مبكر للحديث عن المذنبين |
| Anlamakta biraz zorlandığım için bağışla ama şaşı görmek için biraz erken bir vakit ...benim ikizim he Zapt? | Open Subtitles | إغفر لى .. إذا بدوت بطئ الفهم لكن الوقت مبكر جدا هذا اليوم لأرى شبيها و لو حتى لى .. اليس كذلك يا زابت ؟ |
| Şenlik için biraz erken değil mi? | Open Subtitles | الوقت مبكر في الصباح على الإحتفاليات, أليس كذلك ؟ |
| Tahta kesmek için biraz erken bir saat değil mi? | Open Subtitles | الوقت مبكر قليلاً على نشر الخشب, أليس كذلك؟ |
| Bunu düşünmek için henüz biraz erken. | Open Subtitles | لايزال الوقت مبكر للتفكير فى هذا اليس كذلك؟ |
| Sizin okulda olmanız için biraz erken bir vakit, değil mi? | Open Subtitles | اليس الوقت مبكر قليلاً على حضورك للمدرسة ؟ |
| Söylemek için Daha erken. Şu eski hükümlü. | Open Subtitles | إن الوقت مبكر لأقول هذا إنها إدانة سابقة لأوانها |
| Daha bebek olup olmadığını bilmiyoruz. Yani Daha erken. | Open Subtitles | نحن لا نعرف إن كان طفلاً بعد أعنى, إن الوقت مبكر على هذا |
| Daha bebek olup olmadığını bilmiyoruz. Yani Daha erken. | Open Subtitles | نحن لا نعرف إن كان طفلاً بعد أعنى, إن الوقت مبكر على هذا |
| Anna'nın evlenmesi için Daha erken olduğunu düşünüyorsunuz. | Open Subtitles | أعرف أنكما تشعران بأن الوقت مبكر ،لزواج آنا |
| Ziyaret için garip bir saat. çok erken olmalı. | Open Subtitles | ياله من وقت غريب ليزورنا لابد أن الوقت مبكر جداً |
| Ama daha çok erken. Hem Tokyo'ya çok da sık gelmiyorsunuz. | Open Subtitles | لازال الوقت مبكر جداً انتم لا تأتون لطوكيو كثيراً |
| Vakit çok erken ama eminim senin için açarlar. | Open Subtitles | إن الوقت مبكر ، لكن أعتقد أنهم سيفتحون من أجلك |
| Demek istediğim, katilin profilini çıkarmak için henüz erken ama... | Open Subtitles | اعني , ان الوقت مبكر من اجل لمحة دقيقة , لكن |
| - Erken mi? - Evet, sanırım. | Open Subtitles | الوقت مبكر جداً؟ |
| Ben sana bağlıyım. Sevinmek için erken. Haydi. | Open Subtitles | انا اعتمد عليكي الوقت مبكر للاحتفال , استمري |
| vakit erken. Ben de tepedeki uçuruma gidecektim. | Open Subtitles | الوقت مبكر و يجب أن أذهب إلى الجبال |