| Size karşı dürüst olayım, ilk eğilimim kibarca reddetme yönündeydi. | TED | لأكون صريحة معكم كنت أميل في البداية إلى الرفض بأدب. |
| Programda bir son dakika değişikliği olacak. kibarca özür dileyecek. | Open Subtitles | سيكون هناك تغيير في الجدول في أخر دقيقة ستعتذر بأدب |
| Hiç bir yasa çiğnenmediğine göre kibarca sizden ve adamlarınızdan gitmenizi istiyorum. | Open Subtitles | أرى أننا لم نخترق أي قانون، سأطلب بأدب أن تغادر أنت ورجالك |
| Tek ihtiyaçları olan, onlarla nazikçe ve şefkatle konuşacak biri. | Open Subtitles | كل ما يحتاجه هاذين هو شخص يتحدث معهم بأدب والقليل من الشفقة |
| Kendime sek martini hazırlayıp, nazikçe borsadaki durumdan konuşacağım. | Open Subtitles | سأورّط نفسي في الشراب وسأسأله بأدب بعد أن نتكيّف في جو الحفلة |
| Pardon ama bu sizin kralınız. Emir verirken biraz daha kibar olabilirsin. | Open Subtitles | المعذرة ، ولكن هذا ملكك أعتقد إنه يجب أن تتحدث إله بأدب |
| Hepiniz silahları atıp nazik davranmaya başlamazsanız kimse altını alamayacak. | Open Subtitles | إذا لم تلقوا أسلحتكم وتتصرفوا بأدب.. لن يحصل أحد على الذهب |
| Aslında veto etmek istiyor ama kibarlık yapıyor. | Open Subtitles | وهو يريد رفضهم، لكنه يتصرف بأدب. |
| Pekâlâ, kibarca ve elimden geldiğince çeşitli şekillerde siktir git dedim. | Open Subtitles | حسناً، لقد قلت ارحل بأدب .بكلّ طريقة يمكنني قول ذلك بها |
| Çünkü konuların yüzde 90'ında aynı fikirdesiniz, birçok konuda ortak bir görüşe sahipsiniz ancak burada kibarca farklısınız. | TED | لانكم اتفقتم على 90 بالمئة من الاشياء لانكم تشاركتم جهات النظر حول الكثير من الاشياء وانتم مختلفون بأدب |
| kibarca konuşmaya başlamazsak bunun çok ciddi sonuçları olacak. | Open Subtitles | إذا لم نبدأ بالتحدث بأدب ستكون العواقب وخيمة |
| kibarca geride durup onlara yol verdiğimiz anda atladınız. | Open Subtitles | كنت تقف بأدب منتظراً مغادرة هؤلاء ثم قفزت إلى هنا |
| Patronunun kibarca konuşması için beyefendinin sürücüsüne söyle. | Open Subtitles | قل للسائق الآخر أن يجعل رئيسه يتحدث بأدب |
| Aslında komşuyuz, bilirsin, biz birbirimize kibarca gülümseriz, ama... gerçekte onunla konuşup konuşamayacağımı bile bilmiyorum. | Open Subtitles | أعني نحن جيران كما تعلم ، نحن نحن نبتسم لبعضنا بأدب لكن لا أعلم إن كاني بإمكاني فتح محادثة معها |
| Yaklaştım ve başka iddialar olup olmadığını kibarca sordum. | Open Subtitles | وأقتربت منه وسألته عن بعض قطع الغيار بأدب ؟ |
| Onu üzemezsiniz bile Gülümser ve kafasını sallar nazikçe | Open Subtitles | لا يمكنك أن تغضبه ولو قليلا هو فقط يضحك ويومئ بأدب |
| Önce nazikçe soracağım, parayı ödemesini isteyeceğim. | Open Subtitles | انا سأسأل الشخص مره اخرى بأدب لارجاع مال عميلي |
| Tamam, neden Majesteleri'ne nazikçe sormuyoruz? | Open Subtitles | حسنا ربما نحن فقط نحتاج ان نسأل صاحب السمو بأدب ؟ |
| "Dedikodunuza sonra devam edebilirsiniz" dediğimde, seni kibar bir şekilde dışarı atıyordum. | Open Subtitles | "عندما قلت "يمكنكم النم فيم بعد يا فتيات كنت أطردك لكن بأدب |
| kibar bir yemek sohbeti yapmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | كنتُ أتبادل أطراف الحديث بأدب أثناء الأكل |
| nazik olmaya çalışıyordum. Seninle arkadaş olmaya niyetim yok. | Open Subtitles | لقد كنت أتصرف بأدب لا أكثر ليس لدي أي نية أن أكون صداقة معك |
| Sahiden bilmek istiyor musun yoksa sadece nazik olmaya mı çalışıyorsun? | Open Subtitles | هل تريد حقاً معرفة ذلك أم أنك تتصرف بأدب فقط؟ |
| kibarlık falan umurumda değil benim. | Open Subtitles | أتدرين ؟ ربما لاأهتم بالتصرف بأدب |
| Evet, ve Uslu durmazsak sırada biz varız. | Open Subtitles | بالتأكيد ونحن التالي إن لم نستطع أن نتصرف بأدب |
| Misafirlerimiz olduğunda Terbiyeli olmalısın. | Open Subtitles | عليك أن تتصرب بأدب عندما .يكون لدينا ضيوف |
| Bence şimdi nezaket göster ve telefonu kapa. | Open Subtitles | والآن، أعتقد أنّك تريد إغلاق الخط بأدب |