| Çok zeki değil ve sürekli onaylanmaya ihtiyaç duyuyor ki bunlar bir sevgili için harika özellikler olsa da bir asistanda sorun yaratır. | Open Subtitles | أنها ليست بهذا الذكاء و هى بحاجة الى التحقق من صحتها بأستمرار و التى هى صفة رائعة فى المواعدة لكنها سيئة فى الوظيفة |
| Bana sürekli olarak Majestelerinin hangi tarafta olacağı soruluyor. | Open Subtitles | أنا أتساءل بأستمرار على أي جانب من سموك ستعلن على نفسه |
| Bana zaman ayırmak için çok bekledin. sürekli çalışıyorsun. | Open Subtitles | أخذت وقت طويل في الأعتياد علي العمل , تعملي بأستمرار |
| - İnanamıyorum, özellikle de Monica 'nın bu konu hakkında sürekli konuşmasına. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أصدق ما حدث خصوصا بعد أن كانت مونيكا تلح علي بأستمرار |
| Kendi kendime durmadan, sihirli bir an gelecek ve ne yapacağıma karar vereceğim diyorum. | Open Subtitles | أنا أخبر نفسي بأستمرار أنه ستكون هناك بعض اللحظات المهمة التي بها سأعرف ماذا سأفعل |
| Bu Yarasa denen kanunsuz, durmaksızın limanı ve varoş gibi yerleşim yerlerini hedef alıyor. | Open Subtitles | أن جرائم الوطواط تستهدف بأستمرار الميناء والمشاريع المجاورة والمساكن |
| Yani belki de bu dev dinozorlar aslında sürekli sıcaktı. | Open Subtitles | فربما كانت هذه الدينـاصـورات الضخمه فى الحقيقه دافئه بأستمرار |
| sürekli olarak sözünü ettiği o casus, o sürekli gözleyip, fısıldaşan kişi var olmayan bir babanın simgesi olabilir. | Open Subtitles | في الحقيقه هذا الجاسوس,الذي يتكلم عنه بأستمرار دائما يراقب ويهمس: يمكن أن يكون ببساطة تمثيل الأبّ الغائب |
| Seninle ilgili edindiğim ilk intibaa sürekli kendini suçlayan bir kadın olduğun. | Open Subtitles | انطباعي الاول عنك هو انك امرأة تلوم نفسها بأستمرار |
| Eğer yardımı dokunacaksa, ailem sürekli kavga ediyor. | Open Subtitles | إذا كان في ذالك عزاء فان والدي .. يتشاجرا بأستمرار , طوال الوقت |
| Aynen öyle. Ben de ön sırada olacağım. Hep ailenizle birlikteyken artık sürekli bu insanlarla birlikte olmak tuhaf. | Open Subtitles | هذا صحيح وساكون هناك في الصف الامامي اِنه غريب ان تذهب بعيدا عن عائلتك التي اِعتدت ان تكون معها بأستمرار |
| Bu su, yüzeyle etkileşim halindedir ve sürekli yüzeyi yeniler. | Open Subtitles | هذه المياة تتفاعل بأستمرار مع السطح متجددة بأستمرار |
| sürekli sevgi ve onay ile doldurulma gereği hissederiz. | Open Subtitles | الذي يحتاج بأن يمتلئ بأستمرار بالحب و الفاعليه |
| Ve sürekli elit asker meydan. | Open Subtitles | وتتحدى بأستمرار قوات النخبة لدينا. يفعلون كل مايستطيعون لكي يسحقونهم |
| Binlerce bit bilgi.... ...sürekli hard disk ile ram arasında... ..gönderilip geri alınır. | Open Subtitles | آلاف من الجزئيات من البيانات يجري بأستمرار أرسالها ذهابا و أيابا ً من الذاكرة و القرص الصلب |
| sürekli her şeyi sorguladığım bir ilişki yaşayamam. | Open Subtitles | لا يمكننى أن أكون فى علاقة حيث أتسائل عن كل شيئاً بأستمرار |
| "Samar güvenliğini sağlamak için sohbet odalarını sürekli yenisiyle değiştiriyor." | Open Subtitles | أه أوه من أجل حمايه أضافيه سمار يقفز بأستمرار ألى غرف محادثه جديده |
| Havadan bakınca, okyanus özelliksiz gibi görünebilir ama yüzeyin altında, sürekli hareket halinde olan güçlü akıntı ağları vardır. | Open Subtitles | من الجو، المحيط قد يبدو ساكن، ولكن تحت السطح، شبكة من التيارات القوية تتحرك بأستمرار. |
| sürekli kendi başına kararlar alan ben olsaydım farklı bir tavır takınırdın bence. | Open Subtitles | اظن انه لكان لك موقف مختلف عن ذلك ان كنت انا الذي يقوم بأتحاذ قرارات من جانب واحد بأستمرار. |
| Patronum durmadan bana böyle serbest yaşarsam delireceğimi söylemeye çalışıyordu, bu sağlıksızmış. | Open Subtitles | رئيسي يخبرني بأستمرار أنني سأُجن بسبب الراحه من العمل |
| Arkaplanda durmadan, obua sesi olmadan, evde olabilmelisiniz. | Open Subtitles | يجب أن تكونا على مقدرة من التواجد بالبيت بدون صوت السُلم الموسيقي للمزمار التى تعزف بأستمرار في الخلفية |
| Sen de durmaksızın bu 42 ölümü tekrar tekrar yaşıyorsun. | Open Subtitles | وأنت تعيش بأستمرار هذه الـ 42 وفاة |