| eşyalarını şuraya bırak. İki kişiye yetecek çok oda var. | Open Subtitles | ألق بأغراضك بالداخل فهنـاك غرف تكفي لإثنـان |
| Özel eşyalarını koruma konusunda çok dikkatli olmalısın. | Open Subtitles | لا يمكن أن تكون حريص جداً بأغراضك الخاصة. |
| Tahmin edeyim. Senin eşyalarını karıştırırken yakaladın onu. | Open Subtitles | دعيني أحزر أمسكتي بها تختلس النظر بأغراضك |
| Senin eşyalarını biraz karıştırdım. kusura bakmazsın umarım. | Open Subtitles | نعم , لقد بحثت بأغراضك أيضاً و أتمنى ألا تنزعج |
| Ben senin eşyalarını karıştırmıyorum. | Open Subtitles | فأنا لا أعبث بأغراضك |
| Evet. Biraz eşyalarını talan ettim. Sakıncası yoktur umarım. | Open Subtitles | نعم , لقد بحثت بأغراضك أيضاً و أتمنى ألا تنزعج |
| Dün, tüm eşyalarını bağışladım derken yalan söylüyordum. | Open Subtitles | كذبت عليك ذلك اليوم عندما أخبرتك أنني تبرعت بأغراضك. |
| - Sağ ol. Şehirdeki eşyalarını ne yapmayı düşünüyorsun? | Open Subtitles | ماذا تريدين فعله بأغراضك التى فى المدينة؟ |
| Şehirdeki eşyalarını ne yapmayı düşünüyorsun? | Open Subtitles | ماذا تريدين فعله بأغراضك التى فى المدينة؟ |
| Birisi senin eşyalarını karıştırıp sana ait olan bir şeyi alsa, ne hissedersin? | Open Subtitles | كيف سيكون شعورك عندما ...تكتشف أن أحدهم كان يعبث بأغراضك و أخذ شيئاً يخصّك ؟ |
| Al şu eşyalarını da, defol! | Open Subtitles | إذهبي بأغراضك من هنا أنت حقاً وغد |
| Farazi konuşuyorum. Yani, Chris gidip senin eşyalarını karıştırıp sana sormadan bir şeyini alsa? | Open Subtitles | على سبيل المثال، ماذا لو عبث (كريس) بأغراضك |
| eşyalarını karıştırdığım için özür dilerim. | Open Subtitles | أعتذر على نبشي بأغراضك |
| eşyalarını karıştırmadım. | Open Subtitles | أنا لم أعبث بأغراضك |
| Ben seninkileri karıştırmıyorum. | Open Subtitles | انني لا اعبث بأغراضك |