| Bugün burada aramızda bulunanlarla, ne kadar şanslı olduğumuzu kabul ederek başlayalım. | TED | بالنسبة لنا نحن من في هذه الغرفة اليوم، بدايةً لنعترف بأننا محظوظون |
| cömert bir refahlığa değer veriyorsanız hepimizin aynı olduğumuzu vurgulamak zorundasınız. | TED | وإذا قيمتم حالة الرفاه السخية لديكم، عليكم التأكيد بأننا متساوون جميعًا. |
| Okyanus için çalışan gönüllü bilim insanı birliğine ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. | TED | وأعتقد بأننا نحتاج إلى تحالف من العلماء المواطنين من أجل المحيط. |
| Şunu iddia ediyorum ki biz yaptığımızın herşeyi değiştirmeye çalışıyoruz. | TED | وأنا اريد أن اجادلكم بأننا نحاول أن نغير كل شي |
| Ve bu gerçekleştiğinde, artık işlem yapıyormuş gibi bile hissetmeyeceğiz. | TED | وعند حدوث ذلك، لن نشعر مجددًا بأننا نقوم بمعاملات مالية. |
| "Oturma odasında olduğumuzu düşünelim ve ev sahibesi çay servisi yapıyor." | Open Subtitles | دعنا نتظاهر بأننا في غرفة الرسم، وأن الخادمة تقدم لنا الشاي. |
| Gergin olmana sevindim bu da doğru yolda olduğumuzu gösterir. | Open Subtitles | يسرّني أنك منزعج لأن ذلك يعني بأننا على المسار الصحيح |
| Porno işinde olduğumuzu duyan bir sürü kadın bizi görmeye gelir. | Open Subtitles | عندما يسمعون بأننا نعمل بالفن الإباحي، تجيء الكثير من النساء لرؤيتنا. |
| Marketin yarım mil altında, bir sığınakta olduğumuzu biliyor mu? | Open Subtitles | هل هي تعلم بأننا في ميل تحت مركز أمريكا للتسوق؟ |
| Beş sene önce başarısız olduğumuzu söylediklerini düşününce kötü değil. | Open Subtitles | ليس سيئاً بالنظر بأنهم قالوا قبل خمس أعوام بأننا سنفشل. |
| "Kali Halliwell kardeşlerin güçlerini ele geçirmek üzere olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | كالي تقول بأننا قريبون من السيطرة على اتحاد الأخوات، هالوويل |
| İç Yol bize hepimizin aynı duygusal kapıları olduğunu öğretiyor. | Open Subtitles | اسمع، السبيل الروحي تعلمنا بأننا جميعاً لدينا نفس الأبواب العاطفية |
| Sonra idrak ettim ki herkesin başından kötü bir şeyler geçmesine ihtiyaç vardır. | Open Subtitles | لذا أدركتُ بأننا كلنا نحتاج شيئاً ما لكي نعبر الامور السيئة في الحياة |
| Ama inanıyorum ki, birbirimize ulaşabilirsek birlikte var olabiliriz ve birlikte başarabiliriz. | Open Subtitles | ولكنني أصدق بأننا إذا تواصلنا معاً يمكننا التواجد بقوه وربما نزدهر معاً |
| Sizin de farkettiğiniz gibi diplomatik işlerle ilgilenen bizler pis işlerden kaçınmalıyız. | Open Subtitles | لكنك تدرك بأننا في الاعمال الدبلوماسيه يجب ان نتفادى الحالات الغير منتظمه |
| Fakat bu da biz birbirimizle hiç görüşmeyeceğiz demek değil. | Open Subtitles | لكن ذلك لا يعني بأننا لا نستطيع أن نرى بعضنا |
| İstersen, sinemaya ya da öyle bir yere gidebiliriz diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | في الحقيقة,أضن بأننا يمكننا أن نذهب الى السينما أو ما شابه. |
| Hazır olduğumuza dair onları birilerinin uyardığına dair şeyler dolanıyor. | Open Subtitles | الشائعات تقول أن هناك شخص قام بتحذيرهم بأننا جاهزون لهم |
| Gördüğümüz şeyi bizim oluşturduğumuza dair oldukça ikna edici kanıtlar var. | TED | ولكن هناك بعض الأشياء التي تفرض نفسها بأننا ننشئ ما نراه |
| Ve şimdi anlıyorum ki böyle olduğumuz müddetçe ikimiz de o fırsatı alamayız. | Open Subtitles | و أنا أعرف الآن بأننا لن نحصل على تلك الفرصة إذا بقينا هكذا |
| Ancak Washington ile hala görüşmelere devam ettiğimizi de bilmelisiniz. | Open Subtitles | لكن يجب أن تفهموا بأننا ما زلنا نتفاوض مع واشنطن |
| Matt, sen de Doktor lsdell ile konuş. Bankada buluşuruz. | Open Subtitles | وانت يامات اذهب للدكتور ايسدل واخبره بأننا سنجتمع في البنك |
| Laboratuardakilere söyle,.. ...bütün adli tıp gereçlerini hemen buraya göndersinler. | Open Subtitles | أخبري المعمل بأننا بحاجة لكل الأدوات المتوفرة لدينا ليحضروها حالاً |
| Eğer babamızın intikamını almayı istiyorsak güçlü olmamız gerektiğini söylemişti. | Open Subtitles | قال بأننا إذا أردنا الثأر لوالدي علينا أن نكون أقوياء |