| Karbon fiberi her şekle sokabileceğini söylerdi, sadece bir fırına ihtiyacın olduğunu. | Open Subtitles | وقد أخبرني مرةً بأنَّهُ يمكنكـَ تشكيل أليافِ الكربون كما تريد فكلُ ما يلزمُكـ هو فرنٌ مناسب |
| Benim ilgim olduğunu sanmıyorsunuz ya? | Open Subtitles | أنتما لا تظنَّانِ بأنَّهُ لديَّ علاقةٌ تربطني بوفاته؟ |
| Kayıp olduğunu bilen yok da ondan. | Open Subtitles | هذا لأنَّ لا أحدَ قد عَلمَ بأنَّهُ مفقودٌ |
| Ekipte boş bir yerimiz olduğunu duydum. | Open Subtitles | لقد سمعتُ بأنَّهُ لدينا مكانٌ شاغرٌ بالفرقة |
| Tıpkı senin iyi bir ruh olduğunu hissettiğim gibi. | Open Subtitles | كما أشعر بأنَّهُ لديكَ روح جيدة |
| -Ölümcül hastalığı olduğunu söylediyseler cinayet şekli açıklanır. | Open Subtitles | إن كانوا قد أحاطوه علماً ...بأنَّهُ مصابٌ بمرضٍ قاتل فهذا سوف يفسرُ سبب قيامه بهذا أجمع |
| Başının dertte olduğunu anlamıştım. | Open Subtitles | لقد علِمتُ بأنَّهُ جالِبٌ للمتاعِب |
| Öyle olduğunu söylemiyorum zaten. | Open Subtitles | حسناً, أنا لا أفترضُ بأنَّهُ مشجعٌ |
| Bak, eğer hazır olduğunu söylüyorsa, ona inanmaya hazırım. | Open Subtitles | إنظر, إن قال بأنَّهُ مستعدٌ فأنا أصدقهُ |
| Sam onun sahte olduğunu anladı. | Open Subtitles | وعرفَ "سام" على الفورَ بأنَّهُ مزيفٌ |
| Hazır olduğunu kim söyledi? | Open Subtitles | من أخبركَـ بأنَّهُ مستعدٌ؟ |
| Ama L.A. polisi Lincoln Tate adlı bir bahisçiyle ortak olduğunu söyledi. | Open Subtitles | ولكنَّ شرطة (لوس آنجلوس) قد أخبرتنا... بأنَّهُ مساعدٌ معروفٌ... لوكيلِ مراهناتٍ إسمهُ (لينكولن تيت) |
| Ted ruhun olduğunu düşünüyor musun? | Open Subtitles | (تيد) هل تؤمن بأنَّهُ لديكَ روح؟ ) |
| Ted ruhun olduğunu düşünüyor musun? | Open Subtitles | (تيد) هل تؤمن بأنَّهُ لديكَ روح؟ |
| Nasılsınız? Severide biraz sorun olduğunu söyledi de... | Open Subtitles | كيف هي أحوالكم جميعاً؟ نعم, لقد أخبرنا (سيفريد) بأنَّهُ ... |