| Ama eğer bu saygıdeğer Reisi mutlu edecekse sapkın itiraflarına devam edebilir. | Open Subtitles | و لكن إذا كان ذلك يرضي دوق البُنْدُقية المبجل بإمكانها إستكمال هرطقتها |
| DÜnyadaki tüm diğer kızlar dans edebilir, ama benim ritim duygum yoktur. | Open Subtitles | كيف أن كل بنت في العالم بإمكانها الرقص ولكنني لا امتلك الايقاع |
| Bu yönetim biçiminin kalbinde bir tür Truva atı olabilir. | TED | ومن شأن ذلك أن يكون مثل حصان طروادة بإمكانها الإطاحة بالحكومة. |
| Örgütlenme Biçimleri insan doğası üzerinde derin bir etkiye sahip olabilir. | TED | أشكال التنظيم بإمكانها أن تُحدِثَ تأثيراً عميقاً على الطبيعة البشريّة |
| Ancak aynı zamanda benim istediği tüm dev füzeleri elde edebilecek tarzda bir kız olduğumu bilmesini salık veririm. | Open Subtitles | لكن عليه أن يعلم أنني ذلك النوع من الفتيات التي بإمكانها أن تأخذ كل أنواع القذائف العملاقة التي تريدها |
| Mesa'daki makinelerimizden daha yavaş fakat birkaç gün içinde bir ev sahibi yapabilir. | Open Subtitles | أبطأ من آلاتنا في الهضبة. ولكن بإمكانها أن تصنع مضيفاً في عدّة أيام. |
| Hiçbir kelime bunun, bir ulusa neler yapabileceğini anlatamaz. | TED | لا توجد كلمة بإمكانها وصف ما تفعله هذه الكلمة بالشعوب. |
| Bak, üzerinde durduğu plaka basınçtaki her ufak yükselmeyi fark edebilir, | Open Subtitles | اسمع، الصفيحة التي تقف عليها بإمكانها الإستشعار بأقل التذبذبات في الضغط. |
| Dünyasını üç boyutlu haritalandırabilir ve saldırı planına formüle edebilir. | Open Subtitles | بإمكانها رسم عالمها بصورة ثلاثيّة الأبعاد و إعداد خطّة الهجوم |
| Sakladığımız bilgi... en yakın arkadaşlarımızdan birinin kalbini ve ruhunu paramparça edebilir. | Open Subtitles | بإمكانها تحطيم قلب و روح أحد أعز أصدقائنا |
| Bu adamlar hakkında daha fazla şey bulmamıza yardım edebilir...belki peşini bırakmaları sağlayabilir. | Open Subtitles | قد تكون قادرة على معرفة هؤلاء الأشخاص، ربما بإمكانها وقفهم عن ملاحقتك |
| - Şansın var ki salakmış. Çok daha fazlasını talep edebilir ve kazanabilirdi. | Open Subtitles | أنت محظوظ فقد كان بإمكانها الحصول على أضعاف هذا المبلغ لو طالبت بحقها فى المحكمة |
| Müşteri istediği yüze sahip olabilir. | Open Subtitles | الزبونة بإمكانها الحصول على أيّ وجه تريده |
| İkinizle de beraber olabilir. Elmanın yarısını yemiş. | Open Subtitles | بإمكانها الحصول على الإثنين لقد أكلت نصف الفاكهة |
| Buralara geldiğinde doğum günü partin için yardımcı olabilir. | Open Subtitles | عندما ستأتي بإمكانها ستساعدنا في الإعداد لحفل ميلادك |
| Onu aktif güçler olmadan. Halen büyü olabilir. | Open Subtitles | بدون قواها العاملة مازال بإمكانها أن تقول التعاويذ |
| Tek bir patlamayla bütün bir şehri yok edebilecek silahlar. | Open Subtitles | أسلحة بإمكانها تدمير مدينة بأكملها بإنفجار واحد |
| Çünkü, bu denizaltını kontrol edebilecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | لأنكِ الوحيدة التى بإمكانها التحكٌم بالغواصة |
| Çok kişinin oturabileceği birkaç büyük masa yapabilir misiniz? | Open Subtitles | هل يمكنكم صنع طاولات كبيرة بإمكانها أن تتسع لجلوس كثير من الناس ؟ |
| Lily'nin kuzeni güzellik okulunda ve Lily saçını onun yapmasını istemedi... ..bu yüzden benimkini yapabileceğini söyledi. | Open Subtitles | قريبة ليلي في مدرسة تجميل، وليلي لَم تردها أن تزين شعرها، لذا قالت لها بإمكانها أن تزين شعري. |
| Öyleyse biz ona dokunabiliriz ama o bize dokunamaz mı? | Open Subtitles | إذن بإمكاننا أن نلمسها لكن ليس بإمكانها أن تلمسنا ؟ |
| Tutuşuyor ateş. Halen orada; her an patlak verebilir. | TED | مازالت هنالك بإمكانها ان تنفجر في اية وقت |
| Sana yardım edebileceğini düşündüğümüz için onu da davet ettik. | Open Subtitles | وقد طلبنا منها الحضور الليلة لأننا نظن أن بإمكانها مساعدتكِ |
| Eğer beni istiyorsa, bana gelebilir. | Open Subtitles | إذا كانت تريديني , بإمكانها أن تأتي لتحظى بي |