| Sabaha azimli ama çaresiz bir şekilde geleceklerini umalım. | Open Subtitles | فلنقوقع قدومهم في الصباح عاقدي العزم و بائسين |
| Eh, durumlar kötü, insanlar çaresiz kalabiliyor | Open Subtitles | حسناً، الأحوال سيئة، الناس أصبحوا بائسين. |
| Böyle mutlu bir olayın kimilerini perişan hale sokacağını kim bilebilirdi? | Open Subtitles | من كان يظن أن مناسبة سعيدة للغاية ستجعل الكثيرين بائسين للغاية؟ |
| Rahatsız olacaksınız. Sonra biz de perişan olacağız. | Open Subtitles | الأمر يزعجك و نصبح نحن الإثنين بائسين |
| Ama eğer sen zavallıyı oynayacaksan biz de zavallı olmaya karar verdik. | Open Subtitles | لكننا قررنا إذا كنت بائساً، سنكون بائسين أيضاً |
| Pek çok doktor, hastalarla uğraştıkları için çekilmez olur. | Open Subtitles | معالجة المرضى هو ما يجعل معظم الأطباء بائسين |
| çaresiz dedektiflerin Gail'in çarşafında benim DNA'mla eşleşen sperm bulmalarının büyük bir buluşmuş gibi davranmalarını istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أريد محققين بائسين ليمثلوا أنهم أكتشفوا شيئاً إذا تطابق حمضي النووي من السائل المنوي على شرشف غايل |
| Ve tren senden önce Evlilik Köyüne o kadar çok çaresiz karı ve koca bırakmışki, | Open Subtitles | ويظل القطار يُسقط أزواجاً... وزوجاتٍ بائسين, لدرجة أنه فى لحظة واحدة... |
| Fark etmedin galiba, biz de oldukça çaresiz durumdayız. Hadi gel. | Open Subtitles | إن لم تلاحظ، نحن أنفسنا بائسين هيا |
| çaresiz olduklarına şüphe yok. | Open Subtitles | لا عجب بأن يكونوا بائسين |
| Pekâlâ çocuklar, çok üzgünmüş gibi bakın. Çok perişan hâldesiniz gibi. | Open Subtitles | حسناً أيّها الصغيران، لتبدوا حزينين جدّاً، أعني بائسين للغاية، و... |
| Hayatımız boyunca perişan olacağız anlaşılan. | Open Subtitles | أظنّنا سنكون بائسين طوال حياتنا. |
| Çocukları sizi zenginleştirip, kendilerini perişan ederek gece gündüz kil kazıyor. | Open Subtitles | واطفالهم يعملون ليلا" ونهارا" لاخراج الطين لكي يجعلوك غنيا" ويبقون فقراء بائسين |
| Caroline'ın çalışanları o kadar perişan haldeydi ki hastalanıyorlardı ve toplu halde şirketten ayrılıyorlardı. | Open Subtitles | مُوظفوا (كارولين) كانوا بائسين للغاية، وكانوا يمرضون، ويُغادرون الشركة بأسراب. |
| Cennetin boşladığı zavallı sefiller | Open Subtitles | فقراء بائسين الذين تتجاهلهم يد السماء |
| Bir avuç zavallı. | Open Subtitles | إنهم أناس بائسين |
| Pek çok doktor, hastalarla uğraştıkları için çekilmez olur. | Open Subtitles | معالجة المرضى هي ما يجعل معظم الأطباء بائسين |