| Ama 2004'te Bush ve Beyaz Saray, Bath'in ismini karaladı. | Open Subtitles | ولكن في 2004 قام بوش والبيت الأبيض بحذف اسم باث |
| Bush basının ve halkın askeri kayıtlarda Bath'in adını görmelerini neden istemedi? | Open Subtitles | لماذا لم يكن بوش يرغب أن ترى الصحافة والعامة اسم باث في سجلاته العسكرية؟ |
| Belki de Amerikan halkının James R. Bath'in Teksas'ta Bin Ladin'in yatırımlarını yönettiğini öğrenmesinden korkuyordu. | Open Subtitles | من أن الشعب الأمريكى سيكتشف أن في مرة من المرات كان جيمس آر باث مديرا ماليا بتكساس لعائلة بن لادن |
| Uzaklaştırıldıktan sonra Bush'un babası, CIA başkanıyken Bath bir uçak satarak kendi havacılık şirketini kurdu. | Open Subtitles | عندما كان أبو بوش قائدا لوكالة الإستخبارات الأمريكية .قام باث بإفتتاح مشروعه الخاص في مجال الملاحة |
| Yatak Banyo Ötesine bir gezi bile mest edici bir iş oluyor. | Open Subtitles | حتى رحلة الى بيد باث اند بيوند يمكن أن تصبح مأمورية بنشوة. |
| James Bath de George W Bush'a yatırım yaptı. | Open Subtitles | وفي المقابل،استثمر جيمس باث نفسه المال في جورج دابليو بوش |
| Tüm umudum yakın bir yerde küçük bir evdi, fakat babam ve Elizabeth Bath'a gitmeye karar verdiler. | Open Subtitles | هل قررتي؟ أتامل السكن في منزل صغير بالقرب من هنا لكن والدي واليزبيث سيذهبان إلى باث |
| Ve Bath'da Anne'e kimsenin ihtiyacı olmadığına göre, ben de hemen, buradaki işleri bitirir bitirmez gideceğini yazdım. | Open Subtitles | وبما أن لا أحد يحتاج لآن في باث لقد كتبت لها مباشرة أنها ستذهب إليها عندما تنتهي من هنا |
| Her durumda, Bath'da değil de burada olduğuma çok memnunum. | Open Subtitles | أنا سعيدة بوجودي هنا على أن اكون في باث مهما كانت الظروف |
| Bay William Elliot, efendim. Dün akşam geldi, kış için Bath'a gidiyor. | Open Subtitles | انه السيد ويليام اليوت ,أتى الليلة الماضية في طريقه إلى باث من أجل الشتاء |
| Bath'da birbirinizi görmekten kaçınmak bir hayli zor olacak. | Open Subtitles | من الصعب عليك أن تتجنبوا رؤية بعضكم البعض في باث |
| En iyisi de Bayan Anne, kuzeniniz Bay Elliot da burada, Bath'da ve Sör Walter ile barıştılar. | Open Subtitles | والأفضل من هذا أن قريبك السيد اليوت موجود هنا في باث وقد تصالح مع والدك |
| Yani gelecek hafta bir terzi provası için bizi Bath'da görebilirsin. | Open Subtitles | لذلك ترقبينا في باث الأسبوع القادم للقياس |
| Belki de Bath'da az bir parayla yaşayan ve soylu bir adı olmayan tek zavallı dul o değildir. | Open Subtitles | ربما ليست الأرملة الوحيدة في باث دون مال أو كرامة |
| Kısa zamanda Bath'da Hemşire Rooke'dan habersiz hiçbir şey olamayacağını öğrenirsin. | Open Subtitles | ستتعلمين قريباً أن لاشئ يحدث في باث دون أن تعرف به الممرضة السيدة بروك |
| Kızkardeşiniz Mary Bath'a geleceğimizi öğrenince... bizi size bu mektubu vermekle görevlendirdi. | Open Subtitles | وعندما علمت أختي بمجيئنا إلى باث كلفتنا بإيصال هذه الرسالة لك |
| Bath'ın en kötü yönünün çirkin kadınların sayısı olduğunu söylemeliyim. | Open Subtitles | علي القول أسوء ما في باث النساء العاديات |
| Bugün gecikmeden Bath'dan ayrılmam gerekiyor, bu nedenle bu sabah 11:00 de sizi ziyaret edebilirsem minnettar olurum. | Open Subtitles | وبما أنه يتوجب علي مغادرة باث دون تأخير فعلي مقابلتك الساعة 11 هذا الصباح |
| - Eminim bunu devamlı duyuyorsunuz ama Düğün ve Arlo Banyo Yapıyor adlı filmleriniz hayatımı değiştirdi. | Open Subtitles | واثق أنك تفعل هذا دائماً، لكن "ويدينج" و"أرلو تيك باث" غيروا حياتي |
| Bunlar çocuklarım, ve babam, Dan; ve kardeşlerim Beth, Carol. | Open Subtitles | (هؤلاء أبنائي، آه، و والدي، (دان (و شقيقتاي (باث) و (كارول |
| Şimdi Sylvia Plath'ın kafasını tost makinesine neden soktuğunu anlıyorum. | Open Subtitles | أعرف لماذا (سيلفيا باث) وضعت رأسها في جهاز التحميص |
| Lou Rimoli dışarı götür. Sahil Salonu Yamacısı' na. | Open Subtitles | كي أقتل لوي ريمولي في بيفر باث لونج |