| Seçim size kalmış ancak cevap vermemeniz resmi soruşturmaya kötü bir şekilde yansıyacak. | Open Subtitles | إختيارك هو لك, لكن فشلك بالإجابة.. سوف ينعكس بضعف على سجلِّك بالنقاش الرسمي. | 
| - Böyle bir soruya cevap verme iznim yok hanımefendi. | Open Subtitles | انا غير مسموح لي بالإجابة علي هذا النوع من الاسئلة | 
| Çok sayıda soruya cevap veriyorsunuz ve sonuçların sizin gerçek karakterinizi ortaya çıkaracağı varsayılıyor. | TED | فأنت تقوم بالإجابة على أسئلة عديدة، وهذا من المفترض أن يُظهر شخصيتك الحقيقية. | 
| Ve eğer onu test ederseniz, bu konudaki her soruya doğru bir şekilde cevap verecektir. | TED | وإذا أختبرته، سيقوم بالإجابة على كل سؤال في ذلك الموضوع. | 
| Artık yaşam problemimize gerçekten cevap bulabilmek ve daha yakından bakabilmek için dikkatimizi doğru yerlere çeviriyor. | TED | حولّت إنتباهنا الآن إلى الأماكن الصحيحة بالنسبة إلينا للاستمرار في النظر بعمق والبدء حقًا بالإجابة على سؤالنا. | 
| Bu nedenle konuşmama, o gün cevaplayamadığım o soruya cevap vererek başlamak istiyorum. | TED | ولذلك أريد أن أبدأ حديثي اليوم بالإجابة التي لم أتمكن من قولها ذاك اليوم. | 
| Sonraki rol eski soruya cevap veriyor. | Open Subtitles | الفعل القادم هو أن تقوم بالإجابة . على السؤال القديم | 
| Sonraki rol eski soruya cevap veriyor. | Open Subtitles | الفعل القادم هو أن تقوم بالإجابة . على السؤال القديم | 
| Buna cevap vermek zorunda değilsin. Hepimiz izliyoruz. Bilirsin, tüm hayatımızı porno seyrederek geçirdik. | Open Subtitles | لاعليك لست مجبر بالإجابة نحن نقضي حياتنا كلها في التفرج على الدعارة | 
| Anlıyorum ama, aradığım cevap bu değil. | Open Subtitles | أنا أفهمها و لكنها ليست بالإجابة النهائية | 
| Aslında, başka bir soruya cevap vermek istemiyorum. | Open Subtitles | في الحقيقة، لا أخالني أرغب بالإجابة على المزيد من الأسئلة | 
| hemen cevap ver yoksa kız arkadaşın,.... - kafasına bir kurşun yiyecek. | Open Subtitles | تبدأ بالإجابة عن الأسئلة أو أن تخترق رصاصة رأس صديقتك | 
| Mutlak gerçeğe ve insanoğlunun cevap aradığı sorulara ışık tutacak kesin kanıtlara ulaşmanın hiçbir yolu yoktu. | Open Subtitles | لا توجد طريقة لإيجاد حقيقة مطلقة، حجة ثابتة قد تفيد بالإجابة على أسئلة البشرية | 
| Mutlak gerçeğe ve insanoğlunun cevap aradığı sorulara ışık tutacak kati kanıtlara ulaşmanın hiçbir yolu yoktu. | Open Subtitles | لا توجد طريقة لإيجاد حقيقة مطلقة، حجة ثابتة قد تفيد بالإجابة على أسئلة البشرية | 
| Yine de birkaç soruya cevap vermeyi kabul ettiler. | Open Subtitles | لكنهم مع ذلك وافقوا بالإجابة على بعض الأسئلة | 
| Çünkü bu soruya bir cevap aramak bile saçmalık. | Open Subtitles | لأنه من غير الملائم مجرد التفكير بالإجابة | 
| Ona birşey sor, o da sana fransızca cevap versin. | Open Subtitles | إذا سألتها شيئاً , ستقوم بالإجابة بالفرنسية | 
| Yaşımı ortaya çıkaracağı için bu soruya cevap vermeyeceğim. | Open Subtitles | لا أظن بأنني سأقوم بالإجابة عن هذا السؤال لأنني حينها سأفصح عن عمري الحقيقي | 
| Sen cevapla ya da Andre'ye ver ya da at. | Open Subtitles | ايها الزعيم،هذه من أجلك لا،قم بالإجابة عنهم كلهم أو ارميهم فقط | 
| Sormamız gereken, ve de hemen cevaplamaya başlamamız gereken bir soru. | TED | إنه سؤال يجب أن نسأله و علينا أن نبدأ بالإجابة عنه | 
| Birkaç sorumuzu cevaplayarak başlayabilirsin. | Open Subtitles | حَسناً، أنت يُمْكِنُ أَنْ تَبْدأَ بالإجابة بضعة أسئلة أكثر. |