| Bazı jüri üyeleri hayran kalıp kendilerinde hissedecekler. | Open Subtitles | قد يقوم المحلّف بالإعجاب بذلك ويشعر بها. |
| Bu yaklaşımına hayran oldum. | Open Subtitles | أظن أن هذا جدير بالإعجاب |
| Buraya olan bağlılığın takdir edilesi cinsten. | Open Subtitles | ولائكِ إلى هذا المكان أمر جدير بالإعجاب |
| Takdir edilesi bir şey. Bir saatiniz var. | Open Subtitles | هذا جدير بالإعجاب أمهلكم ساعة |
| Benden hoşlanmaya başladığındaysa, ondan daha da çok nefret edebileceğim. | Open Subtitles | لذا حينما تبدأ بالإعجاب بي، يمكنني أن أكرهها أكثر. |
| Sonra yemeğe gittik. Senden hoşlanmaya devam ettim. | Open Subtitles | لنقول أننا ذهبنا للعشاء وإستمريت بالإعجاب بك |
| Evet, hayran olunası! | Open Subtitles | نعم، كلامك جدير بالإعجاب |
| Bak işyerinde yeterince hayranlık ve saygı gördüm. | Open Subtitles | اسمعوا، حظيت بالإعجاب والتقدير الكافيين في العمل |
| hayran oldum, doğrusu. | Open Subtitles | جدير بالإعجاب جداً. |
| Ayrıca Zoe'ye de zarar vermek gibi bir niyetim yok. hayran olunacak biri. | Open Subtitles | (ولا أنوي إيذاء (زوي بل إني اجدها جديرة بالإعجاب |
| Takdir edilesi bir yaklaşım. | Open Subtitles | -موقف جدير بالإعجاب . |
| Çok takdir edilesi! | Open Subtitles | جدير بالإعجاب! |
| Benden hoşlanmaya falan başlamıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أنتَ لم تبدأ بالإعجاب بي، أو ما شابه أليس كذلك؟ |
| Sanırım hoşlanmaya başladım. | Open Subtitles | أتعلم, آعتقد بأني بدأت بالإعجاب بها. |
| İnsanlara kolay kolay ısınmam ve senden hoşlanmaya başlamıştım. | Open Subtitles | لا أتقرب بسهولة من الناس، و... كنت قد بدأت بالإعجاب بك حقاً. |
| İnsanlarınızı kurtarma arzunuz hayranlık uyandırıcı ama en sonunda başarısız olacaksınız. | Open Subtitles | رغبتك في حماية شعبك جديرة بالإعجاب لكنك ستفشلين في النهاية |