| Şirketlerin bizi kontrol etmesine izin vermek yerine biz şirketleri kontrol edebiliriz. | TED | نستطيع أن نختار التحكم في الشركات بدلًا من السماح للشركات بالتحكم فينا |
| Kendi beyin etkinliklerini izliyorlar, ve acıyı üreten sinirsel yapıları kontrol ediyorlar. | TED | أنهم يشاهدون طريقة تفعيل أدمغتهم ويقومون بالتحكم في المسارات التي تنتج الألم |
| - Evet, çünkü o bir kontrol manyağı. - Kapatmalı mısın? | Open Subtitles | نعم , لأنه مهووس بالتحكم اوه , يجب أن تذهبي ؟ |
| Yani birileri hastalar üzerinde tam bir zihin kontrolü sağlamaya mı çalışıyor? | Open Subtitles | يعتقد إذن أنّ هناك من يحاول النجاح بالتحكم بالفكر، مريضاً بعد آخر؟ |
| Bu da, eş zamanlı hücre kontrolü yapmamıza izin vermez. | TED | لذا إنها لن تسمح لنا بالتحكم الآني بذاكرة ما. |
| Kilo veremiyor veya kilonuzu koruyamıyor olsanız da yaşam tarzınızı düzenleyerek sağlığınızın kontrolünü ele geçirebilirsiniz. | TED | يمكنك أن تسيطر على صحتك بالتحكم في نمط حياتك، حتى إذا لا تتمكن عمن فقد الوزن .والتخلى عنه. |
| Normalde kişiliği, birleşir birleşmez ortaya çıkıp birleşmenin hemen ardından konukçunun kontrolünü ele geçiriyor. | Open Subtitles | و طبيعياً، تنبثق الشخصية و تسمح للمتكافل بالتحكم في المُضيف فور الإندماج |
| Doğru bu. Uzaktan kumandalı araba oğlumun. | Open Subtitles | هذة السيارة التى تعمل بالتحكم عن بعد كانت من أجل ابني. |
| Yerden kontrol edilen insansız uçak, önceden planlanan uçuş planına göre havalanacak ve uzaktan kumandayla havaya uçurulmadan önce, Küba Hava Sahası üzerinde bir "İmdat Çağrısı" gönderecek. | Open Subtitles | الطائرة بدون طيار تستكمل خطة الرحلة المحددة وفوق مياة كوبا ترسل أستغاثة ثم تفجر بالتحكم عن بعد |
| Bu kadınlarla bu şekilde devam edemeyeceğini anlayınca da nihai kontrol biçimine geçti. | Open Subtitles | وبمعرفة سلوكه المشين ينهي مقدرته ، بالتحكم بهؤلاء النسوة لذا يتقدم إلى المرحلة |
| Sorununu kontrol edemezsin ama buraya gece gelmen onu idare etmeye başladığını gösteriyor. | Open Subtitles | لايمكنك التحكم باضطرابك ولكن مجرد المجيئ هنا في الليل بدأتي بالفعل بالتحكم به |
| Biz de eksik biyolojik uzvu modelledik ve hangi reflekslerin meydana geldiğini, omurilik reflekslerinin kasları nasıl kontrol ettiğini | TED | وبذلك نطبق حركة الطرف الطبيعي المفقود وإكتشفنا الإستجابات التي تحدث وكيف تقوم إستجابات العمود الفقري بالتحكم بالعضلات |
| Elektronların atomlar arasında nasıl paylaşıldığını anlayabilmek, silikon gibi yarı iletken malzemelerin özelliklerini tam olarak kontrol edebilmemizi sağlıyor. | TED | يسمح لنا فهم كيفية مشاركة الإلكترونات بين الذرات بالتحكم بشكل دقيق في خصائص المواد شبه الموصلة، مثل السيليكون. |
| Ve son olarak, vücut bulmuş benlik deneyimi orada neyin var olduğu fikrinden çok kontrol ve işleyişle alakalı. | TED | و فى النهاية، اختبارات كوننا نفس لها جسد مرتبطة بالتحكم والتنظيم أكثر من اكتشاف ماذا هناك. |
| Silah kontrolü tarafında rakiplerimizi gerçekten hafife aldık. | TED | فيما يتعلق بالتحكم في السلاح، فنحن بالفعل قللنا من شأن خصومنا. |
| Örneğin, titreşim kontrolü veya iyi lastik ayakkabıları düşünün. | TED | فكروا بالتحكم في الاهتزازات أو أحذية رياضيه عظيمة، على سبيل المثال. |
| Kültürel ve dini sebeplerle kadınların cinselliklerinin kontrolü hakkında. | TED | فالأمر مرتبط بالتحكم الثقافي والديني في جنسانية المرأة. |
| Ayrılıkçılar bu sektörün kontrolünü ellerine alacaklar. | Open Subtitles | الانفصاليون سيقوموا بالتحكم فى كل القطاع |
| Pretty Little Liars'da önceki bölümlerde... Bilgisayar sistemine girip aracın kontrolünü A ele geçirmiş. | Open Subtitles | سابقا في المسلسل آي قام بالدخول لحاسوب العربة وقام بالتحكم بها |
| Hadi bana bir kumandalı araba alalım! | Open Subtitles | اسمعي، لنشتر لي تلك السيارة بالتحكم عن بعد |
| 302'yi uzaktan kumandayla oraya nasıl uçurup patlatacağız? | Open Subtitles | كيف سنوجّه مقاتلة إلى هناك بالتحكم البعادي ونفجّرها؟ لا داعي لذلك |