| Birkaç kez kendisini elinde alışveriş poşetleriyle görmüştük. | Open Subtitles | كنّا نراها كثيرًا حاملةٌ سلّتها, تقوم بالتسوّق. |
| alışveriş yapıyordum çünkü yalnızdım ve sıkılıyordum. | Open Subtitles | قمت بالتسوّق لأنني كنت وحيدة .. وأشعر بالملل |
| Son zamanlarda pek keyfim yoktu ucuz mağazalardan alışveriş yapıp rahatlamak gibisi yok. | Open Subtitles | لقدكنتمكتئبةمؤخراً،و.. لا شئ يضاهي العلاج بالتسوّق |
| İzin verin alış verişinizi ben yapıyım. | Open Subtitles | ينبغي أنّ تسمحوا ليّ بالتسوّق لكم |
| Arıcılık için alışverişe başlasam iyi olacak. | Open Subtitles | من الأفضّل أن أبدأ بالتسوّق لزيّ مربي النحل. |
| Ama alışverişini ben yapıyorum, televizyon yayınını ben ödüyorum. | Open Subtitles | لكن... أقوم بالتسوّق لك، أدفع فاتورة اشتراكك بالقنوات التلفزية |
| - Alışverişin tadını çıkar. | Open Subtitles | تمتعي بالتسوّق. |
| Çünkü tek başıma alışveriş yapmama izin vermezsin. | Open Subtitles | لأنّكِ قلتِ أنّه لا يُسمح لي بالتسوّق لوحدي. |
| Eminim sadece alışveriş yapıyor. | Open Subtitles | متأكد من أنّه فقط يقوم بالتسوّق |
| Bir sürü alışveriş, tek bir doğum izi bile yok. | Open Subtitles | قمتِ بالتسوّق كلّه دون علاماتِ شدّ |
| Siz uyurken biraz alışveriş yaptım. | Open Subtitles | لقد قمت بالتسوّق بينما كنتما نائمان |
| Hastalarla birlikte alışveriş yapmaktan onlara yiyecek etiketlerinin nasıl okunacağını öğretmeye kadar. | Open Subtitles | بالتسوّق مع مرضاهم لتعليمهم كيف يقرأون علامات التغذية... |
| Son ana kadar alışveriş yaparlar. | Open Subtitles | إنّهن يرغبن بالتسوّق حتى آخر دقيقة |
| İngiltere kanalında yüzmek, Paris'te alışveriş yapmak istiyorum. | Open Subtitles | أرغب في السباحة بالقنال الإنجليزيّ أرغب بالتسوّق في (باريس) |
| Bu sefer alış verişi ben yapacağım. | Open Subtitles | أنا من سيقوم بالتسوّق هذه المرة |
| Buna gerçekten inanmıyorsun. Sadece alış verişe gitmek istemiyorsun. | Open Subtitles | {\pos(192,220)}لا تؤمن بهذا حقاً لا تريد القيام بالتسوّق وحسب |
| Christo alış veriş yapacak ve seni koruyacak | Open Subtitles | (كريستو) سيقوم بالتسوّق ويحميكم. |
| Sizin yerinize alışverişe gittiğini biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنه يقوم بالتسوّق بدلاً منكِ |
| Becca'yı almam gerek. Onu alışverişe çıkaracağıma söz verdim. | Open Subtitles | عليّ الذهاب لإصطحاب (بيكا) وعدتها بالتسوّق |
| - Alışverişin tadını çıkar. | Open Subtitles | تمتعي بالتسوّق. |