| She, 20 yılı aşkın süredir bölgedeki timsahlarla ilgileniyor. | Open Subtitles | و هي تهتم بالتماسيح المحلية لأكثر من 20 سنة |
| Babam da kaybolduğunda birine yol tarifi sormaktansa timsahlarla dolu bir bataklıktan geçmeyi tercih eden babalar ordusundandı. | TED | كان أبي واحداً من جحافل الأباء الذي، أقسم بأنه يفضل أن يقود عبر مستنقع مليء بالتماسيح على أن يطلب من أحدهم أن يساعده على العودة للطريق. |
| ...timsahlarla yüzmek için gezer. | Open Subtitles | للسباحة بالتماسيح. |
| Sadece yalnız tusk dişli memeli hayatta kaldı ve gelişti ama kısa zamanda koşabilen timsahlar yerlerini aldı. | TED | عاشت وازدهرت الثدييات وحيدة الأنياب، ولكن سرعان ما اُستبدلت بالتماسيح الراكضة. |
| O, senin de çocuğun ve timsahlar için ona söz verdim. | Open Subtitles | إنها ابنتك وأنت نوعاً ما وعدتها بالتماسيح |
| timsahların musallat olduğunu nehir, bir avantaj sağlıyor. | Open Subtitles | هذا النهر الذي يعج بالتماسيح له منفعة واحدة بالنسبة للأسود |
| Kali ve en büyük oğlu, timsahların musallat olduğu suları geçiyor. | Open Subtitles | عمي كالي وإبنه الضخم يعبرون المياه التي تعج بالتماسيح |
| Oğlumu ve eşimi izliyorum timsahlarla dolu, derin ve çamurlu bir nehirdeler! | Open Subtitles | ! قرب نهر عميق كدِر مكتظّ بالتماسيح |
| Arabamdayım çünkü bu gölde timsahlar var. | Open Subtitles | لإني سمعت ان هذه البقعة مليئة بالتماسيح |
| timsahlar tarafından işgal edilmiş bu ormanda, Eisntein'ın evreni bilmecesinin son parçası test ediliyor. | Open Subtitles | بهذا المنطقة النائية المليئة بالتماسيح, نختبر القطعة الأخيرة للغز كون (إنشتاين). |
| Bu arada, profesyonel işkenceciler tarafından direnci kırılmış bir adam timsahların olduğu asit dolu bir havuzun üzerinde sallandırılıyor. | Open Subtitles | وبالوقت نفسه، هنالك رجلٌ آخر رغبتهُ محطمه من قبل شخص محترف يعذبهُ بوضعه فوق بركه حمضية ومليئه بالتماسيح |