| ve işlerin kötü gitmediği bir şirket hiçbir zaman olmamıştır. O yüzden en sonuna dek orada olmaya | TED | لا تحدث فيها الأمور السيئة. لذا يجب أن أتأكد بأنك ستلتزم بالتواجد |
| Çünkü burda olmaya hakkın olduğuna inanmıyorum. | Open Subtitles | . لأني غير متأكدة من امتلاكك الحق بالتواجد هنا |
| Usta sensin. Burada olmaktan mutluyum. Yetenekli bir aşçısın. | Open Subtitles | أنت المعلمة ، أنا سعيدة بالتواجد هنا أنت طاهية بارعة |
| Burada Joliet de olmaktan dolayı gerçekten şanslıyız. Çünkü burası büyük bir geçmişi olan olağanüstü bir yer. | Open Subtitles | لكني سعيد بالتواجد في جولييت لإنه مكان مخيف وله تاريخٌ مخيف أيضاً |
| Orada olmayı hak ettiğini kanıtlaman için çok çalışman gerekir. | Open Subtitles | عليك أن تعمل بصعوبة بالغة فقط لتثبت إستحقاقك بالتواجد هناك |
| Chris, çabuk çık dışarı! Benim odama girmeye hakkın yok. | Open Subtitles | كريس اخرج من هنا غير مسموح لك بالتواجد بغرفتي |
| Amy'nin yanında olabilmeme izin verdiğin için. | Open Subtitles | -لسماحكَ ليّ بالتواجد إلى جانب (مولي ). |
| Seni kovmam gerekirdi. Biliyorsun, burada olmaya iznin yok. | Open Subtitles | وسألقي بك خارج المكان وأنت تعلم أنه ليس مسموحا لك بالتواجد هنا |
| Öyleyse neden bu gemide olmaya can atan tek kişi oymuş gibi hissediyorum? | Open Subtitles | لماذا أشعر إذن بأنه الوحيد الذي يرغب بالتواجد هنا؟ |
| Ziva ve Tony için endişelenmektense bir nevi onlarla ruhen birlikte olmaya karar verdim. | Open Subtitles | لقد قررت انه بدلا من القلق بشأن طونى,و زيفا سأقوم فقط بالتواجد روحانيا معهم نوعا ما |
| Burada olmaya yetkiniz var mı? | Open Subtitles | هل تم الترخيص لك بالتواجد هنا في الأسفل؟ |
| Sen artık beden değilsin Dean. Burada olmaya hakkın yok. | Open Subtitles | لم تعد الوعاء يا (دين)، ليس لك الحق بالتواجد هنا |
| Teşekkürler baba. Evde olmaktan memnunum. | Open Subtitles | شكرا يا أبي أنا مسرور بالتواجد في الدّيار |
| Aileme ait evde olmaktan ve her şeye sahip olma... | Open Subtitles | بالتواجد في منزل عائلتي و في حيازة كاملة |
| Uzun süredir, yanında olmaktan zevk duyduğum ilk kadın sensin. | Open Subtitles | أنتِ أوّل امرأة استمتعتُ بالتواجد معها منذ فترة طويلة. |
| Teşekkürler. Burda olmaktan onur duyuyorum. | Open Subtitles | شكرًا جزيلًا لك، أتشرّف بالتواجد هنا. |
| Seninle olmaktan her zaman gurur duydum. | Open Subtitles | أنا لطالما كُنت فخوراً بالتواجد معكِ. |
| Görünüşe göre burada olmayı istemeyen bir tek ben değilim. | Open Subtitles | يبدو أنني لست الوحيد الذي لا يرغب بالتواجد هنا |
| Ve ben de orada olmayı her şeyden çok isterim ama bu sorunu nasıl aşabileceğimi bilmiyorum. | Open Subtitles | ولا يوجد ما هو أكثر من رغبتي بالتواجد هُناك، لكنني لا أعلم فقط كيف أجعل الامر يعمل |
| Burada olmayı istemedi. | Open Subtitles | رفض اتّباع القواعد لم يرغب بالتواجد هُنا |
| Steve, buraya girmeye iznimiz var mı? | Open Subtitles | ستيف،هل يسمح لنا بالتواجد هنا؟ |
| Amy'nin yanında olabilmeme izin verdiğin için. | Open Subtitles | -لسماحكَ ليّ بالتواجد إلى جانب (مولي ). |