| bu iğrenç bir şey, 'ona Cehennemde yanmasını istediğimi söyleyebilirsin! | Open Subtitles | حسنٌ، لسوء حظه، أخبريه بأنّني أتمنى بأن يتعفن بالجحيم |
| Cehennemde sana sadece şeytan yardım eder. | Open Subtitles | حالما تكون بالجحيم ، الشيطان فقط . هو من يستطيع على مساعدتك |
| Ben cehenneme inanmam. İşsizliğe inanırım. | Open Subtitles | لا أؤمن بالجحيم، أؤمن بالبطالة لكن لا أؤمن بالجحيم |
| Biri kötülüğün anlamını bilmeden cehenneme düşebilir mi? | Open Subtitles | هل من الممكن لأحد أن يقع بالجحيم بلا معرفة لفعل الشر؟ |
| Son birkaç günde cehennem azabı çektin. Savannah ve Bridget'le. | Open Subtitles | لقد مررت بالجحيم في الايام الماضيه بسبب ماحصل لسفانا وبريدجيت |
| Japonlar cehennemi yakalayacak gibi görünüyor. | Open Subtitles | انه سيبدو مثل اليابانيين المتمسكون بالجحيم. |
| Buna değerdi... yürüdüğüm yere yürüyebilmiş olmak bile... ki dünya üzerindeki cehennemin ta kendisiydi... ve dünyadaki cennet... | Open Subtitles | لقد كان الأمر يستحق بأن يسمح لى بالسير حيث سرت فى المكان الأقرب بالجحيم على الأرض |
| Çaresizmiş. Bunu satamazsa, Cehennemde kalırmış. | Open Subtitles | كانت يائسة إن لم تكن فعلت ذلك كانت لتظل بالجحيم |
| Anneme ve kız kardeşime güvende olduklarını ve onun Cehennemde çürümekte olduğunu söylemeliyim. | Open Subtitles | أريد إخبار أمّي وأختي بأنّهما بمأمن وبأنّه يتعفّن بالجحيم |
| Uzun bacaklar, mükemmel dişler, ancak Cehennemde çürüyebilirler. | Open Subtitles | سيقان طويلة , اسنان مثالية ربما يتعفنون بالجحيم |
| Sadece benimle kalacak olanı bileyim adamım. Biz Cehennemde bile birlikteydik. | Open Subtitles | أعلمني فحسب يا رجل لقد مررنا بالجحيم وعدنا معاً |
| Aylarca Cehennemde çürüdün, aylarca... Ve ben bunu durduramadım. | Open Subtitles | لقد كنت تتعفّن بالجحيم لأشهر و أشهر , و لم أستطع منع حدوث ذلك |
| Ve ister cehenneme inan ister inanma bizi götüreceği yer orası. | Open Subtitles | وسواء آمنت بالجحيم ام لا فهو سيأخذنا الى هناك |
| O mesajı her kim yolladıysa kesinlikle cehenneme inanıyor. | Open Subtitles | أياً كان ، من أرسل هذه الرسالة فهو بالتأكيد ، يؤمن بالجحيم |
| Ama bir defasında neredeyse cehenneme sürüklenmesine neden oluyordum. | Open Subtitles | و لكنى كدت أن أتسبب فى إلتصاقنا بالجحيم مرة واحدة أيضاً |
| Siz iki serseri cehenneme gitmeyi garantiliyorsunuz. | Open Subtitles | وستسغلون هذا لمصلحتكم الشخصية ؟ مؤخراتكما تؤمنان مكانكما بالجحيم |
| Burası senin için cehennem gibi olmalı. | Open Subtitles | لابد وأن هذا المكان أشبهُ لكَ بالجحيم هنا. |
| Vaiz, keşke cehennem'e gitseydim diyeceksin. | Open Subtitles | كل ذلك بإسم تحقيق العدالة ستتمنى لو أنك كُنت بالجحيم أيها القِس |
| Bunu anlamak senin için biraz zor olacak fakat son zamanlarda cehennem gibi geçiyor hayatım. | Open Subtitles | سيكون من الشاق عليكِ فهم ذلك الأمر ، لكن أنا كُنت أتواجد بالجحيم مُؤخراً |
| Ve bu adam, bana cehennemi yaşattı. Yıllarca! | Open Subtitles | وهذا الرجل جعلنى أشعر وكأنني أعيش بالجحيم لسنوات |
| Buna değerdi... yürüdüğüm yere yürüyebilmiş olmak bile... ki dünya üzerindeki cehennemin ta kendisiydi... ve dünyadaki cennet... | Open Subtitles | لقد كان الأمر يستحق بأن يسمح لى بالسير حيث سرت فى المكان الأقرب بالجحيم على الأرض |
| Caddeyle Cehennemdeyim'in köşesinde buluşmak istedim. | Open Subtitles | و لهذا اتصلت بكِ لتنتظريني بشارع 23 و أنا بالجحيم |
| Çok kötü günler geçirmiş olmalılar. | Open Subtitles | لابد انهم قد مروا بالجحيم بعينه |