| güzel olduğunu söylediklerinde, yanaklarının kızardığını biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أن خدودكِ تحمرّ عندما يدعوكِ الناس بالجميلة |
| Kimse bana güzel demedi, ya da hoş bile demediler. | Open Subtitles | لم يدعوني أحد أطلاقاً بالجميلة او حتى رائعة الجمال |
| Bir kez daha numara yapmamı istiyorsan bana akşam yemeği ısmarlamalı ve ne kadar güzel olduğumu söylemelisin. | Open Subtitles | إذا اردتيني ان افعلها مرة اخرى عليك ان تشتري لي العشاء .. وتناديني بالجميلة |
| Bu sırrı, senin güzel olduğunu söyleyen ilk erkeğe ağzından kaçırırsın. | Open Subtitles | فإنّكِ ستهزين بهذا السرّ لأوّل شاب يدعوكِ بالجميلة |
| "Evim güzel evim" olmaz, ama bir akşamlık idare eder. | Open Subtitles | ليست بالجميلة لكن لابأس بها لليلة واحدة... |
| Ve şimdi, yarınki yarışmacılarımızla tanışmadan önce kör kızımız, güzel Danielle Breton'ı buraya getirelim. | Open Subtitles | أليس كذلك أيها الجمهور؟ قبل أن نلتقي مُتنافسينا للغد, لنلتق بالجميلة "دانييل بريتون", فتاتنا العمياء |
| Evde bana güzel diye hitap ediyorsun ve sonra da topluluk önünde benimle görünmekten utanç duyuyorsun. | Open Subtitles | ...تناديني بالجميلة في المنزل ثم تخجل من أن تُرى معي في العلن |
| Bana Strom Turmond'un* genç ve güzel halini hatırlatıyorsun. | Open Subtitles | انت تدكريني بالجميلة ستروم ترموند |
| Unutma, ben sana güzel olan dedim. | Open Subtitles | تذكر, أنا من دعاك بالجميلة |
| Bana güzel olduğumu söylemişti. | Open Subtitles | دعاني بالجميلة |