Ama daha önce düşündüğü kadar zeki olan bir gösteriş düşkünüyle hiç tanışmadım. | Open Subtitles | لكن سأخبرك شيئاً أنا لم أقابل متباه كان بالذكاء الذي ظن نفسه عليه |
Basitçe anlat çünkü biliyorsun çok zeki değilim. | Open Subtitles | وليكن كلامكِ واضح فأنتِ تعلمين أنني لست بالذكاء الكافي |
zeki bir adam böyle küçük bir ipucundan... ..hemen sonuç çıkarmamalı, derim. | Open Subtitles | حسناً , أذن سأقول رجل يتمتع بالذكاء لن ينساق لكى يصدق أى شىء مثل هذا على أعتماداً أدلة بسيطة |
Hiçbir şey bilmiyorsunuz. Eğer bildiğinizi sanıyorsanız, tahmin ettiğim kadar akıllı değilsiniz demektir. | Open Subtitles | لا تعلمين شيئاً، لو كنت تظنين غير ذلك، فأنت لست بالذكاء الذي ظننته |
O adamı öldürdün ve kendi pisliğini temizleyecek kadar akıllı değildin. | Open Subtitles | لقد قتلت دلك الرجل ولم تتحلى حتى بالذكاء الكافي لتنظف بعدك |
Bir bakıma zeki sayılırım ve senin için neyin iyi neyin kötü oldğunu bilirim. | Open Subtitles | أتمتع بالذكاء في بعض النواحي وأعرف كل شيء جيد عنك |
Bunu kavramak için yeterince zeki değil misin ? | Open Subtitles | السؤال هو هل أنت بالذكاء الكافي لتدركها؟ |
Evet. İnsanların niyetlerini sorgulayınca sen kendini zeki mi sanıyorsun? | Open Subtitles | نعم، هل تشعرين بالذكاء عندما تشككين بنوايا الناس؟ |
Bayan Cooper, biz o kadar da zeki olmayanlar için açıklasanız. | Open Subtitles | انسة كوبر,البعض منا لا يتمتع بالذكاء الأخلاقى |
Onunla birkaç gün önce tanışmıştın. Pek zeki biri olmadığını düşündün. | Open Subtitles | عندما قابلته قبل هذا بعدة ايام وجدته رجلا لايتمتع بالذكاء. |
Biliyorum ve güzel olmasının yanı sıra Avery zeki ve aptallığa da tahammül etmiyor. | Open Subtitles | وعلاوة على جمالها، تتمتّع بالذكاء ولا تطيق الأغبياء |
Bana geri kalan hapların nerede olduğunu söyleyecek misiniz yoksa zeki olmaya devam mı edeceksiniz? | Open Subtitles | هل ستخبرني أين بقية الأقراص أو ستستمر بالذكاء ؟ |
Burada mesele akıllı olmak dikkatleri üzerine çekmemek, göze batmamak. | Open Subtitles | انهُ متعلق بالذكاء لا تجلبي اي انتباه لنفسكِ ، اندمجي |
Burada mesele akıllı olmak dikkatleri üzerine çekmemek, göze batmamak. | Open Subtitles | انهُ متعلق بالذكاء لا تجلبي اي انتباه لنفسكِ ، اندمجي |
Her zaman çok akıllı bir adamdı. | Open Subtitles | لقد كان دائماً رجلاً يتّسم بالذكاء الرائع |
gerçek katilin, üçüncü kişinin, kan gölüne basmayacak kadar akıllı birinin, ve basmadan geçmeyi başaran birinin, sanık baygın durumdayken, sanığa bıçağı tutturması,... | Open Subtitles | كانَ بالذكاء الكافى ليصطنع آثاراً زائفة من الدماء عبر أرجاء المكان ألا يُحتمل أن هذا الشخص الثالث قد وضع بصمات مُوَكِلى على السكين |
Tatlım, maymunların o kadar çok meyve ve sebze yeme sebebi bir ineği kesecek kadar akıllı olmamaları. | Open Subtitles | عزيزتى السبب الوحيد الذى يجعل القرود تأكل الكثير من الخضراوات والفاكهة لأنهم ليسوا بالذكاء الكافي ليذبحوا بقرة |
Yağmurdan kaçacak kadar akıllı değil misin? | Open Subtitles | ألستُ بالذكاء الكافي لتبتعد عن الأمطار ؟ |
İşin önemli kısmı onun içine konulan ve onun çalışmasını sağlayan yapay zeka kontrolöründe. | TED | الأمر الدقيق الآن هو إضافة جهاز تحكم يعمل بالذكاء الاصطناعي و هذا ما يجعله يعمل. |
Evet ama neyse ki ben zekiyim ve siz üç gergin, hilekar ve açık veren hüküm giymiş suçlu pokerin yüz karasısınız. | Open Subtitles | لا ، لكن لحسن الحظ أمتاز بالذكاء وأنتم الثلاثة تُعتبروا الأكثر قلقاً وتوتراً ومراوغة وخداعاً من بين المُجرمين المُدانين |
-o bilmez onu gönderdi çünkü ona onu göndermemesinin akıllıca olmayacağını söyledim | Open Subtitles | لقد أرسلتها لأننى أخبرتها لربما لا تتحلى بالذكاء ليس إلا |
Çünkü şu anda yapay zekâ konusunda çok fazla aşırılık var. | TED | لأنه حالياً، هناك الكثير من التطرف عندما يتعلق الأمر بالذكاء الاصطناعي. |
Bu noktaya kadar, daha çok olmasa da yapay zekaya iyi yetişmiş bir insana güvendiğim kadar güvenirim. | TED | إلى هنا، أنا أثق بالذكاء الاصطناعي بما يساوي، إن لم يزِد، إنساناً جيد التدريب. |