| Saat 10 civarında hep birlikte içmeye başladık. | Open Subtitles | حوالي الساعة العاشرة, بدأنا بالشرب جميعاً |
| Kocamın ölümünden sonra, içmeye başladı ve öğrencilerini kaybetti. | Open Subtitles | بعد ان أصبح ارمل, بدأ بالشرب وخسر تلاميذه. |
| Hemen içmeye başlamaman lazım. Bisiklet turuna çıkarız diyordum. | Open Subtitles | ليس عليك أن تبدأ بالشرب حالاً كنت أفكر بأن نذهب بجولة على الدراجة |
| Bütün bildiğim... benim Red'im seninle tanışana kadar içki içmezdi. | Open Subtitles | كل ما اعرفه انه لم يبدا بالشرب الا حينما قابلك |
| Kör kütük sarhoş. Yasal olarak alkol alacak yaşta da değil. | Open Subtitles | لا يزال مخموراً, وهو حتى فى سن لا يسمح له بالشرب |
| İçmeye ve o haplardan almaya devam edersen yapamazsın tabii. | Open Subtitles | لن تستمر أذا قمت بالشرب و تعاطي العقاقير |
| Kaçın buradan! Bırak gençler içmeye devam etsinler, ben kurt gibi acıktım. Bittu! | Open Subtitles | دعْ الأولادَ يَستمرّونَ بالشرب ، انا جائع. |
| O zaman içmeye başla. | Open Subtitles | إذاً ابدئي بالشرب, لأنه إن اردتِ حياة جنسيه أسخن |
| Çok mantıksız, içmeye devam et. | Open Subtitles | ذلك لم يكن منطقياً أبداً لذلك استمر بالشرب |
| İçki içmeye başladım ve de haplar kullanmaya. | Open Subtitles | أبدأ فقط بالشرب و تناول الكثير من الحبوب |
| İçmeye devam edin millet. | Open Subtitles | ابقوا في الشرب لأنكم تعرفون ما يحدث حين تستمرون بالشرب |
| -Bana içki vermemeni söylemiştim. -Janey, sana alkolsüz bira vermiştim . | Open Subtitles | لقد أخبرتك ألا تسمح لى بالشرب لقد أعطيتك جعة منزوعة الكحول |
| Bir sürü içki içtik ama yine de geceden kalma olmadık. | Open Subtitles | أعتقد أن النظرية أننا لو أستمرينا بالشرب لن نشاهد أثار الشراب |
| Babanın iş sıkıntısı ve annenin ... içki sorunu, belki de evde istediğin gibi çalışmanı engelliyordur. | Open Subtitles | و بمشاكل أمك بالشرب لربما يوحي بأن منزلكم ليس مكاناً ملائم للدراسة |
| Sadece, bir ay önce sarhoş halde bir gece geçirdik. | Open Subtitles | قضينا مع بعضنا ليلة واحدة فقط عندما كنا مفرطين بالشرب |
| Bazı sağlık sorunları ve alkol kusmaya neden olabilir. | Open Subtitles | بالتأكيد وجود مشاكل صحية ومشاكل بالشرب تؤدي للتقيؤ |
| Şu anda eğleniyorum! İçiyor, kağıt oynuyor, iyi vakit geçiriyorum. | Open Subtitles | انا جالس لاستمتع بالشرب و لعب الورق , واقضى وقتا سعيدا |
| Bak ne diyeceğim, şu önümüzdeki 17 saat geçsin, sonra üçümüz, uh, birşeyler içer ya da yaparız olur mu? | Open Subtitles | سأخبرك شيئا عندما ننتهي من هذه ال 17 ساعة عندها سنقوم ثلاثتنا بالشرب أو القيام بشيء ما ، موافقة ؟ |
| Bu aynı yangın hortumundan su içmek gibi tıpkı şuradaki budala herif gibi. | TED | الأمر أشبه ما يكون بالشرب من خرطوم الإطفاء مثل هذا الأبله هنا. |
| Bilirsin böyle bir şey olmasa içmeyi düşünmezdim. | Open Subtitles | لا أزعج نفسي بالشرب لو انه ليس من تلك النوعية |
| Biliyor musun ben orada sadece bir köpek görüyorum. Sanırım içkiyi fazla kaçırmışım. | Open Subtitles | هل تعلم, عندما أرى كلباً واحداً فقط, أعرف أنني أفرطت كثيراً بالشرب |
| Öyle mi? Öyleyse neden burada içiyorsun? | Open Subtitles | اوه ، نعم اذاً لماذا تستمر بالشرب هناك؟ |
| Um... Abin içki içmene izin veriyormu? | Open Subtitles | هل أخيك يسمح لك بالشرب ؟ |
| Güvenilir,dindar bir polis memuru bizi, bastırılmış cinsel dürtülerimizden alıkoyana kadar içeceğiz. | Open Subtitles | ونحن سنستمر بالشرب حتى كل منا يكشف عن ذكريات مكبوته من الاعتداء الجنسي من قبل مسؤول ديني موثوق به |
| İçip durdu ve sürekli bunu söyledi. | Open Subtitles | لقد إستمر بالشرب |
| Müşterilerden daha çok içme fırsatı yaratmak kötü fikir değil bence. | Open Subtitles | لا اعتقد أنها فكرة سيئة لأخذ فرصة في تضييف عملائك بالشرب حتى الثمالة |
| Janette ile olan küçük bölümünden sonra masanın altında içtin. | Open Subtitles | تفوقت على نفسك بالشرب بعد ماحدث بينك وبين جانيت |