| Gevrek kabuk, sığır kıyması, marul, yumuşak sos, | Open Subtitles | الخبز المقرمش واللحم المفروم وقطعة خس مليء بالصلصة ,وبالطبع |
| Kızarmış somon, Holandez sos, domatesli bulgur salatası ve maydanozlu, sarımsaklı tereyağlı ev yapımı taze ekmek. | Open Subtitles | سالمون مشوي بالصلصة والسلطة... ...بالطماطم والخبز الطازج وزبدة بالثوم |
| Bearnez soslu fileminyonların tutkal içindeki köpek pisliği gibi görünüyor. | Open Subtitles | إن الفيليه بالصلصة عندما تُقدمها، تبدو كغائط كلبٍ في غراء |
| Size önerim kızarmış tavuk budu creole soslu et domuz fletosu, Patatesli domuz kaburgası, yılbaşı tavuğu elma ile terbiyeli domuz rostası. | Open Subtitles | لدينا أفخاذ دجاج مشوية.. قطع دجاج بالصلصة الهندية.. شرائح لحم ، قطع لحم بالبطاطا دجاج ماريلاند.. |
| Olay tartar sosu değil. Olay sensin. Önemsemiyorsun. | Open Subtitles | ليس الأمر متعلقاً بالصلصة بل هو متعلقاً بك، أنت لا تبالي |
| Her yerim ketçap oldu. | Open Subtitles | لقد لطخت وجهي بالصلصة مرحبا يا نورم .. |
| Peki sen çocukların acılı sosa battığı ve.. benden yardım istediğin duruma.. | Open Subtitles | هل تريدين العودة إلى الاطفال المغطين بالصلصة |
| Tüm küçük karelerin içinde kırmızı sos katılaşıyor. | Open Subtitles | كل الفراغات ملئت بالصلصة |
| Tanrım, her tarafınız sos olmuş. Buna daha sonra döneriz. | Open Subtitles | ياإلهي ، أنتم مغطون بالصلصة |
| sos alır mıydınız efendim? | Open Subtitles | ترغب بالصلصة سيدي؟ |
| Ve üstünde kırmızı bir sos var. | Open Subtitles | مغطاة بالصلصة الحمراء |
| Üzerimi sos yaptın! | Open Subtitles | لقد لطختني بالصلصة! |
| Onu sos için kullanacaksın. | Open Subtitles | إستعملتها للقيام بالصلصة -. |
| Acı soytarı soslu, pepperonili, yeni Prenses pizzamızı denemek ister miydiniz? | Open Subtitles | أتريد تجربة وجبتنا الجديدة بالصلصة المنعشة؟ |
| Tabi, onlardan beş tane alayım, ve baharat soslu ton balığı istemiyorum sadece düz ton balığı. | Open Subtitles | بالطبع, سوف اخذ خمسة ولا اريد التونة بالصلصة الحارة اريد التونة عادية |
| Üstteki soslu domuz pirzolası gibisin. Ve ben de sana lezzet katan elma sosuyum. | Open Subtitles | أنت قطعة اللحم المغدقة بالصلصة وأنا صلصة التفاح التي تبرز نكهتك |
| İstiridye soslu Spagettiyi, dağları Assisi'li Francis'i sarımsak ve limonlu tavuğu John Wayne'i. | Open Subtitles | أحب المعكرونة بالصلصة و الجبال و القديس (فرانسيس)ِ و الدجاج بالليمون و الثوم |
| Üzüm köfteleri, konserve domates sosu nane sosu ve biraz da tat için patates cipsi. | Open Subtitles | حسناً، لديكِ كرات زبيب، وصلصة طماطم معلبة ونعناع بالصلصة وثم رقائق بطاطس لحركة الفم. |
| Buzdolabında makarna sosu var. | Open Subtitles | هناك بعض السباقيتي بالصلصة في البراد |
| Ama sana söylüyorum, onu alacaksın ve üzerinde "chimichurro" sosu olacak. | Open Subtitles | حسناً،لكنصدقني،ستستعيده... وهو متسخ بالصلصة |
| Tabağımdaki ketçap ile oynuyordum. | Open Subtitles | وكنت ألعب بالصلصة في صحني |
| Yanık tarafları çıkar, biraz ketçap tamamdır. | Open Subtitles | تغطية الأشياء السوداء بالصلصة |
| - Ekmeğimi sosa bandırabilir miyim? | Open Subtitles | -هل أستطيع أن أغمر الخبز بالصلصة -بالطبع |