| O zaman masaya onunla birlikte oturmak için mahkemeden izin isteyeceğim. | Open Subtitles | إذن أريدُ بأن أكون طلب من المحكمة لكي أجلس معه بالطاولة. |
| masaya bağlanmış bir adam ve ellerinde kırbaçlar var. İkisi de yarı çıplak. | Open Subtitles | وهو مربوط بالطاولة وهم لديهم سوط وجميعهم شبه عاريين. |
| Sana yemin ederim ki televizyonun masaya monte edildiğini bilmiyordum. | Open Subtitles | أقسم لك، لم أعرف أن التلفاز مثبت بالطاولة. |
| Bakıyorum da ayak tırnaklarını hala masada kesiyorsun, baba. | Open Subtitles | أرى أنك لا تزال تخدش بأظافرك بالطاولة يا أبي |
| Neyse, bütün bu tatsızlıklara rağmen, gene de en iyi Masayı ayarlayabildim. | Open Subtitles | بعد كُل الكراهية الموجهة إليه فمازلتُ دوماً أحظى بالطاولة الأفضل |
| Açıkça konuşmalısın. Yuvarlak Masa'da oturuyorsun. | Open Subtitles | يجب أن تعبر عما في قلبك, أنت تجلس بالطاولة الدائرية |
| Eğer istediğin gerçekten buysa Başını sıcak suya soktuktan sonra masaya vurmalısın. | Open Subtitles | إذا كان هذا ما تريد، يجب أن تضعه في الماء الساخن وتضرب رأسه بالطاولة |
| Sana yemin ederim ki televizyonun masaya monte edildiğini bilmiyordum. | Open Subtitles | أقسم لك، لم أعرف أن التلفاز مثبت بالطاولة. |
| Tanıdığın olursa masaya bırak. | Open Subtitles | إذا رأيت أحد تعرفت عليه ففقط ضعه بالطاولة هنا |
| Karım masaya senin için bir tabak daha koyardı. | Open Subtitles | كنت سأطلب من الزوجة إعداد مكان من أجلك بالطاولة. |
| Kelepçeleri makineye sokamadıkları için adamı masaya bağlamışlar. | Open Subtitles | لم يستطع إدخاله بالأصفاد في الجهاز لذا فقد قيّده بالطاولة |
| Şimdi tüpü yavaşça masaya koy ki hücreler ayrışsın. | Open Subtitles | والآن اطرقي الأنبوب بالطاولة برفقٍ لتعيدي فصل الخلايا |
| Su içmeye kalkmıştım ama masaya takılıp düştüm. | Open Subtitles | كنتُ احصلُ على بعض الماء وتعثرتُ بالطاولة |
| Evet, ama masaya bağlıydı ve elleri kelepçeliydi. | Open Subtitles | نعم ولكنه كان مربوطاً بالطاولة ويداه مقيدتان |
| İnsanlar masaya hayranlıkla bakarken senin çocukların masaya bakıp: | Open Subtitles | والناس يبدون إعجابهم بالطاولة يقول ابنك، |
| First class'ta yanımda otururlar, Jean'da yan masada yerler... | Open Subtitles | يجلسون بجانبي بالدرجه الأولى ..يتناولون الطعام بالطاولة المجاورة بـ |
| Ama kim yapmışsa, eroini masada bırakmıştı. | Open Subtitles | لكن أيّما فعله تركَ كيلواً من الهيروين بالطاولة. |
| Zulmü aslında sen benden kuşkulanarak yapıyorsun, hem de tanığın söylediklerini çürüteceğim anda, artık kapat çeneni, masada yerine otur ve patronunu destekle. | Open Subtitles | ما هو قاسي انك تشكك بي عندما يحين وقتي للقضاء على شاهدة, لذا الزم الصمت اجلس هناك بالطاولة وادعم رئيستك |
| Masayı paylaşmayı istediler. | Open Subtitles | أرادوا أن نتشارك بالطاولة. |
| Masayı kaldırayım. | Open Subtitles | سأهتم بالطاولة |
| Ruhum ancak bir Yuvarlak Masa Şövalyesi olarak ölürsem kurtulabilir. | Open Subtitles | مغفرتي هي أن تموت فارسا بالطاولة الدائرية |
| Bu yüzden masadaki pusulalar farkedemeyecek ve zarı işaretlediklerinde yönü etkilenmeyecek. | Open Subtitles | لكنها ليست معدنية ولهذا لا تكشفها البوصلات بالطاولة ولا تؤثر على العلامة الموضوعة على الزهر |
| Komidinimde bir silahım var. | Open Subtitles | لديّ مُسدس بالطاولة التي بجانب سريري. |