| Ben de adama dedim ki, madem galeride o kadar insan olacak klimayla ilgili bir şeyler yap dedim Tabii ki yapmadı. | Open Subtitles | لذا فقد أخبرته أنه إن كان لديه عدد الزوار الكبير هذا في المعرض، فعليه أن يفعل شيئا بشأن مكيف الهواء بالطبعِ ،لم يفعل | 
| Ve Tabii ki eğer Banshee'nin çığlığını duyarsan ölümü kabul edene kadar seni avlar. | Open Subtitles | و بالطبعِ إذا إستمعت لصراخها ستطاردك حتى الموت. | 
| Tabii ki var. Sadece normal yaşantımı sürdürüyor olsam bıçak falan yutardım herhalde. | Open Subtitles | بالطبعِ لدي، إذا عشت حياتي العادية وحدها، سأفجّر رأسي بـ بندقيّة. | 
| elbette güvenebilirsin. Ağır ol. Nefeslen bir. | Open Subtitles | بالطبعِ يمكنكِ ذلك إهدأي والتقطي أنفاسكِ | 
| elbette öyle bir şey değil. | Open Subtitles | يمكنّي أن أُخبركَ الآن بأنّي لستُ مُهتمًّا. بالطبعِ كلا. | 
| - Tabi ensest ikizler katılmak isteyecek. | Open Subtitles | .بالطبعِ الإخوان التوأم الآتيين بالحرام يريدون الدخول | 
| Tabii ki öyle, çünkü hisseleri kendimize saklamaktan başka hiçbir planımız yok. | Open Subtitles | بالطبعِ أعتقدُ ذلك، لأن ليس لديّنا خطة لفعلِ أيّ شيءٍ عدا إبقاء تلك الأموالِ لنا. | 
| Tabii ki var. Hayır diyebilirsin. | Open Subtitles | بالطبعِ لديكَ الخيار يمكنكَ الرّفض | 
| Tabii ki öyle. Arabasını, kıyafetlerini görmüyor musun? | Open Subtitles | بالطبعِ هو كذلِك، أرأيت سيارته وملابسه؟ | 
| Tabii ki ben kazandım. Çok iyiydim. | Open Subtitles | بالطبعِ فزت، لقد كنتُ جيّدة | 
| "Tabii ki sizinle yatarım." | Open Subtitles | بالطبعِ سأضاجعك | 
| İzledim Tabii ki. | Open Subtitles | بالطبعِ كنتُ أشاهده. | 
| Adi zenciler Tabii ki. | Open Subtitles | -حسنٌ، الأمريكي الأسود بالطبعِ | 
| Tabii ki keçilerle ilgilenmiyorum. | Open Subtitles | بالطبعِ لست مهتمّاً بالماعزِ | 
| Tabii ki, söylemelisin. | Open Subtitles | بالطبعِ عليكِ أن تخبريني. | 
| - Evet, Tabii ki. Sana yardımcı olacağım. | Open Subtitles | أجل، بالطبعِ سأساعدكَ | 
| Seni Tabii ki affediyorum evlat. | Open Subtitles | بالطبعِ أسامحكَ يا فتى. | 
| elbette, tüm ders boyunca uyumasaydın bunu sen de bilirdin. | Open Subtitles | بالطبعِ, تعلمين أني لمْ أنمْ في مُحاظرتكِ. | 
| elbette canım. İyi notlar alıp sıkı çalışırsan ve bu işte başarılı olacağını düşünürsen niye olmasın? | Open Subtitles | بالطبعِ يا عزيزتي, في حال حصولكِ على درجاتٍ وتقديراتٍ عالية | 
| Uyuşturucu bizim yolumuz değil. Barış pazarlığı yapmaya çalışıyorduk orada sadece. elbette. | Open Subtitles | إننا كنا هنالكَ لكيّ نحاول بأن نتفاوض بسلام. بالطبعِ كنتم كذلك. | 
| Tabi insanlara karşı arkadaş canlısı olacak bir makine yaratma konusunda güvendiğin bir tanıdığın yoksa. | Open Subtitles | إلا بالطبعِ إن كنت تثِق في أحد أن يخلِق واحدًا ليكون ودودًا مع الجنس البشريّ. | 
| - Tabi ya öylesin. - Lisansımı internetten aldım. | Open Subtitles | بالطبعِ أنتَ كذلك- لقد حصلتٌ على رخصتي عن طريق الإنترنت- |