| Konu ideal hükümetler, adalet ya da başka karmaşık şeyler değil. | Open Subtitles | الأمر لا يتعلق بدولة مثالية او بالعدالة أو شياء اخرى معقدة |
| Bizim adalet dediğimiz barbarlığı sana göstermesinden de nefret ediyorum. | Open Subtitles | و أكره أنه أظهر لك الوحشية التي نسميها نحن بالعدالة |
| Bütün bunlar, bu şekilde gerçekleşirse buna uygar toplumlarda "adalet" denir. | Open Subtitles | و إذا حدثت كل هذه الأمور ما يدعوه المجتمع المتحضر بالعدالة |
| Senin bir demokrat olman gerekir, sen bir avukatsın adalete inanan birisisin. | Open Subtitles | تهدد بقتلي إذا لم أعترف. منالمفترضأن تكونديمقراطيًا،محاميًا.. الرجل الذي يؤمن بالعدالة. |
| Birilerinin, adaleti turşudan daha fazla dikkate aldığını görmek güzel. | Open Subtitles | حسناً.. من اللطيفأنأعرف أنشخصاً ما.. يهتم بالعدالة أكثر من المخلّل |
| Sosyal adaletle ilgili sorularda ne oluyordu? | TED | ماذا يحدث مع الأسئلة المتعلقة بالعدالة الاجتماعية؟ |
| Bununla birlikte, adalet hissiyatına karşı da tamamen anlayışsız değilim. | Open Subtitles | مع ذلك، أنّي لست غير متعاطف تمامًا إتجاه شعورك بالعدالة. |
| Dayanışmaya ihtiyaçları var çünkü günümüzdeki en heyecan verici sosyal adalet hareketlerinin arkasındalar. | TED | هم بحاجة إلى التضامن لأنهم السبب وراء وجود مظاهرات تطالب بالعدالة الاجتماعية هذه الأيام |
| adalet peşinde olduğunuzu zannetmemle eğlendiniz. | Open Subtitles | وربما وجدتم بعض التسلية بحقيقة أنني توقعتُ جديًا الاهتمام بالعدالة |
| Hiçbir şövalye öne çıkmadığına göre adalet istiyorum. | Open Subtitles | بما انه لايوجد فارسا تقدم لهنا, أطالب بالعدالة |
| Çizgi kahramanlar aptalca davranabilir, ama biz aptal değiliz. adalet istiyoruz. | Open Subtitles | نحن معشر الشخصيات الكرتونية قد يبدو علينا الغباء لكننا لسنا أغبياء، ونطالب بالعدالة |
| Topluma, hak edenin cezasını bulduğu bir adalet kanısı verir. | Open Subtitles | فهي تضفي أيضاً شعوراً بالعدالة والقصاص إلى المجتمع. |
| Hepimiz biliyoruz ki tam bir adalet sağlanmadan bir toplum var olamaz. | Open Subtitles | نعلم جميعنا أن المجتمعات لا تقوم إلا بالعدالة المطلقة |
| Ve o cinayeti kendine haklı gösterebilmek için abartılı bir adalet anlayışı geliştirdi. | Open Subtitles | ومنذ حينها تطور لديه حس متضخم بالعدالة لكي يبرر القتل لنفسه |
| - Garip, hatırladığım kadarıyla, kampanyan için yazdığım o muazzam çeki kabul ettiğin sırada adalet o kadar da tarafsız değildi. | Open Subtitles | انت لم تفكر بالعدالة عندما قبلت ذالك الشيك ذو المبلغ الفاحش ذالك الذي كتبته لأجل حملتك الانتخابية |
| Ben adalete inanıyorum, özgürlüğe inanıyorum. | Open Subtitles | . آمن بالعدالة . آمن بحقوق الرجال الأحرار |
| En azından birileri bu günlerde adalete önem veriyor. | Open Subtitles | على الأقلّ يهتمّ أحد بالعدالة هذه الأيّام. |
| Tamam. ben ... ben adalete inanırım ... ve bunların hepsi. .. | Open Subtitles | حسناَ أنا أؤمن بالعدالة أظن الجميع له الحق |
| Kimse cevaplar için mücadele etmeyecek. Kimse adaleti talep etmeyecek. | Open Subtitles | لا احد سيعتصم من اجلِ اجوبة لا احد سيطالب بالعدالة |
| Ama diğer insanlara adaleti sağlamak... için hapisteydin, bana haksız bir şey yaptırmak ister misin? | Open Subtitles | لكنك يا من كنت في السجن و تطالب بالعدالة للأشخاص الآخرين هل تعتقد بأنني ظالم؟ |
| Maaşın adaletle ilgisi yok. Müzakereye ne kadar güçlü girebildiğinle alakalı. | Open Subtitles | لا علاقة للرواتب بالعدالة بل بما يمكنكَ مزايدته عند التفاوض |
| Elbette hikâyelerin gücünden bahsetmek istiyorum, fakat aynı zamanda özellikle toplumsal adaletle ilgilenenler için, hikâyelerin kısıtlamalarından da bahsetmek istiyorum. | TED | أرغبُ في الحديث إليكم عن قوة القصص بالطبع، ولكن أريدُ أيضًا الحديث عن حدودها، خاصةً من أجل هؤلاء الذين هم مهتمون بالعدالة الاجتماعية. |