| Anladın mı? 2:30? Seni orospu çocuğu, Ağzım kahve doluydu. | Open Subtitles | عند الثانية والنصف افهمت ؟ ابن الهاهرة امتلا فمي بالقهوة |
| Hala masada duruyordu, soğuk kahve ile dolu olarak. | Open Subtitles | كان مازال على المكتب مليء بالقهوة الباردة |
| Hakiki kahve yapmam. Hakiki Kahveyi dışarıdan içerim. | Open Subtitles | لا أحتفظ بالقهوة الحقيقية هنا، أتناول قهوتي بالخارج |
| - Pasta hâlâ iyi. Kahveli galiba. | Open Subtitles | لا تزال الكعكة لذيذة، إنّها بالقهوة على ما أعتقد |
| Ama önce bir şeyler yazmalıyım böylece arkasından kendimi kahveyle ödüllendirebilirim. | Open Subtitles | لكن عليّ أولاً أن أكتب شيئاً ما بعدها سأكافئ نفسي بالقهوة |
| Ben planımı yapayım da sen de sıcak kahve sağlasan nasıl olur? | Open Subtitles | مارأيك لو أكمل خطتى وأنت تأتينى بالقهوة الساخنة؟ |
| Tony. Hey, Ben, kahve almaya çıkıyorum! Sende ister misin? | Open Subtitles | بن، نحن نقوم بجولة بالقهوة أتريد بعض منها؟ |
| - Bayan, kahve ister misiniz? | Open Subtitles | آنستي، أتريدين كأساً إضافياً من الحليب بالقهوة المثلّجة؟ |
| Ben burada daha rahatım. Kendi kahve kupam var. | Open Subtitles | حسناً, اشعر براحة أكبر هنا أحصل على كوبى الخاص بالقهوة |
| kahve ve sandviç arabalarını kullanıyordum. | Open Subtitles | عربة يد محمّلة بالقهوة و الطعام، كنتُ أعمل كنادلة |
| kahve kalsın fakat omletimde küp küp kesilmiş domates yok. | Open Subtitles | لا بأس بالقهوة -ولكن لا توجد مكعبات طماطم في عجّتي |
| kahve kalsın fakat omletimde küp küp kesilmiş domates yok. | Open Subtitles | لا بأس بالقهوة -ولكن لا توجد مكعبات طماطم في عجّتي |
| - Sadece bir bira içeceğim. - Ben de kahve içeceğim. | Open Subtitles | سأفعل هذا مع شخص ما الليلة - أنا سأكتفي بالقهوة - |
| Evet, bak ne yapsan süper olurdu Cole var ya gidip de hepimize kahve alsan keşke? | Open Subtitles | نعم،هل تعلم ماذا سيكون رائعا؟ ان تاتى لنا بالقهوة |
| Yiyecek aracına gitmiştim, kahve almak için. | Open Subtitles | كُنْتُ إنتهيت من شاحنةِ الغذاءَ، ممَسْك بالقهوة. |
| Sen git bi kahve falan al | Open Subtitles | لمَ لا تذهب وتأتي بالقهوة او شيئًا اَخر؟ أنني سأهبط بعض بضع دقائق |
| Her şeye rağmen beraber kahve içmemeliyiz, değil mi? | Open Subtitles | لا يفترض أن نحظى بالقهوة معاً على الرغم من ذلك، صحيح؟ |
| İlk kocası vefat ettiğinde Kahveli kek yapmıştı. | Open Subtitles | عندما مات زوجها الأول صنعت كعكا بالقهوة |
| Şeker Kahveyi daha sert yapabilir, özellikle unutursak | Open Subtitles | السكر يمكن أن يجعل مذاق القهوة مر خاصة عندما نسيان وضعه بالقهوة |
| Şuna bakın, küvetim kahveyle dolu. | Open Subtitles | انظروا الحوض ملئ بالقهوة امسك كعكة و اذهب |
| Filme yetişemeyiz bundan sonra, onun yerine kahveye ne dersin? | Open Subtitles | لن نستطيع اللحاق على الفلم ما رأيك بالقهوة اذا ؟ |