| Bu sadık askerler... suçluları yakaladılar bile. | Open Subtitles | أرأيت؟ جنودي المخلصون أمسكوا بالمجرمين بالفعل |
| Bu sadık askerler, suçluları yakaladılar bile. | Open Subtitles | أرأيت؟ جنودي المخلصون أمسكوا بالمجرمين بالفعل |
| Çünkü dün suçlularla dolu bir ziyaret odasında karım benden "zengin erkek" diye söz etti. | Open Subtitles | لأنه أمس في غرفة الزوار المليئة بالمجرمين زوجتي أشارت إلى أنني رجل غني |
| suçlularla dolu bir çevrede cinayet işleyen bir seri suçlunun peşindeyiz. | Open Subtitles | نحن نبحث عن قاتل متسلسل اجرامي في حي مليء بالمجرمين |
| Bu ülke artık suçlular için cennet olmaya başladı... ne bekliyordunuz ki? | Open Subtitles | حسناً .. إن هذه الدولة امتلأت بالمجرمين .. لذا ماذا تتوقع ؟ |
| Beklemediği şey suçluların da izleyeceğiydi. | Open Subtitles | ما لم يتوقعه كان انها ستسمح بالمجرمين باللحاق بنا |
| Suçlulara çok yumuşak davranırdım. | Open Subtitles | ورفيقا بالمجرمين |
| Sahada odaklanıp suçluları yakalamana ihtiyacım var. | Open Subtitles | أريدك في الميدان في قمة تركيزك لكي نمسك بالمجرمين |
| Dışarı çıkın, tüm suçluları yakalayın ve onları çöp kamyonlarına doldurun. | Open Subtitles | .. من أجل أن تخرج و تمسك بالمجرمين .. لتضعهم في شاحنات القمامة |
| Karın ağrısı. suçluları yakalamakta bir faydası olmuyor. | Open Subtitles | حرقه في المعدة لكن هذا لا يساعدني على الإمساك بالمجرمين |
| Fakat gerçek suçluları yakalamak için bana muhbirlik yapıyor. | Open Subtitles | لكنه يعطينى معلومات تساعدنى فى الأمساك بالمجرمين الحقيقين |
| Masumiyet suçluları savuşturmalı. | Open Subtitles | يجب على البرئ أن يكون محاطاً بالمجرمين |
| Başka bir deyişle Kira, FBI ajanlarından kurtulabilmek için suçluları kullanması gerektiğini anladı. | Open Subtitles | رأى كيرا الحاجة في الاحتيال بالمجرمين FBI بمعنى آخر ، و من أجل التخلص من عملاء الـ |
| Öyle bir noktaya geldim ki Etrafımın takım elbise giyen, ve çok iyi avukatlar tutabilen suçlularla dolu olduğunu gördüm. | Open Subtitles | ثم توصلت الى إدراك أني محاط بالمجرمين يرتدون بدلات رسمية ولديهم محامون بارعون |
| Bu adanın suçlularla dolup taşmasının sebebisin. | Open Subtitles | أنت السبب في إمتلاء هذه الجزيرة بالمجرمين. |
| Hâlâ farketmedin mi burası suçlularla dolu bir mekân. | Open Subtitles | إن كنتِ لم تلاحظي هذا المكان مليئ بالمجرمين |
| suçlularla çevrilmiş, yatak olmayan bir yer ve havalandırmadan bağırmaktan bitkin düşen birinin sesi geliyor. | Open Subtitles | نحن محاطون بالمجرمين ولا يوجد أسرّة ويمكنك سماع صوت صرخات أحدهم عبر جميع فتحات التهوية |
| Ne malvarlığında ani bir artış, ne bir baskı ne de suçlularla bir bağlantım yoktu. | Open Subtitles | فليس لدي ثروة مفاجئة، ولا نقاط ضعف ولا صلات بالمجرمين أو النشاط الإجرامي |
| ...bu suçlular yüzünden... | Open Subtitles | لعدم التعلق الكامل بالمجرمين أولئك طبقاَ لأقواله |
| Sokaklar suçlular, uyuşturucu tacirleri ve sapıklarla doluyken çocuklarımızı nasıl koruyacağız? | Open Subtitles | كيف نحافظ على أطفالنا في أمان وسلام والشوارع تعج بالمجرمين ومروجي المخدرات والمنحرفين الجنسيين؟ |
| Konu suçlular olduğuna kontrol herşey demektir. | Open Subtitles | ،عندما يتعلق الأمر بالمجرمين السيطرة هي كل شيء |
| suçluların, uyuşturucu satıcılarının falan olduğu bir bar arıyoruz. | Open Subtitles | نبحث عن حانة ملئية بالمجرمين مجرمون مِن النوع العنيف، |
| Suçlulara daha yumuşak davranırdım. | Open Subtitles | ورفيقا بالمجرمين |