| Babam Mucizelere hiç inanmadı ama şimdi benim için mucize peşinde. | Open Subtitles | كما ترين. والدي .. من قبل لم يؤمن والدي بالمعجزات مطلقا |
| Babam baptist bir vaizdi, ve Mucizelere inanırdı, ve bu da tanrının sorunumuzla ilgileneceğiydi. | TED | والدي كان كاهن وكان يؤمن بالمعجزات وان الله سيتولي امره |
| Fakat şu an buradayım ve bu yüzden Mucizelere inanıyorum. | TED | لكـنّي الآن إنسانة حرة هنا، وهذا سبب إيماني بالمعجزات. |
| Tek yapman gereken, hayal dahi edemeyeceğin kadar büyük bir kaderin olduğunu kabullenmek. mucizeler yaratabilecek güce sahipsin. | Open Subtitles | ان لديك قدرا اعظم بكثير مما تجرأت على التخيل بأنه ممكن لنفسك لديك القدرة على القيام بالمعجزات |
| Hepinizin bildiği gibi, Mucizelere ve yeniden dirilişe inanacak son kişiyim. | Open Subtitles | كما تعلمون أنا آخر من يؤمن بالمعجزات أو البعث |
| Freud Mucizelere inanırdı. Kokaini şeker gibi önerdi. | Open Subtitles | أمن فرويد بالمعجزات وافترض أن الكوكايين حلوى |
| Onun için deli olurdum, çünkü o Mucizelere inanırdı. | Open Subtitles | لقد كنت مجنوناً به، لأنه كان يؤمن بالمعجزات |
| Senin Mucizelere inanmadığını düşünürdüm. Bay Sert Adam,ha? | Open Subtitles | إعتقدتُ بأنّك لا تؤمن بالمعجزات ، ايها الرجل القوى ، هه؟ |
| Mucizelere inanılmaması gerektiğini öğreneli çok uzun zaman oldu. | Open Subtitles | لقد أدركت منذ وقت طويل انه لابد أن أكف عن الإيمان بالمعجزات |
| Tesadüflere inanmam ben, bugünlerde Mucizelere inanıyorum. | Open Subtitles | انا لا اصدق بالمصادفات هذه الايام اصبحت اصدق بالمعجزات |
| Orada kum havuzunun içinde... çok tatlı bir sesle konuşuyordu... öyle ki Mucizelere inanırdınız. | Open Subtitles | هناك في منطقة الرمل تحدثت مع ذلك الصوت الجميل كنت ستؤمن بالمعجزات |
| Hartman Hughes, bize Mucizelere inanmamız gerektiğini hatırlattın. | Open Subtitles | هارتمان هيوز أنت ذكرتنا ان نؤمن بالمعجزات. ما هو شعورك بكونك بطلا؟ |
| İnsanlar Mucizelere sıradan olaylardan daha çabuk uyum gösterir. | Open Subtitles | الناس تتأثر بالمعجزات أكثر من الأسباب العقلانية |
| Homer, Mucizelere inanan birisi değilim, ancak senin yatağın seks hayatımızı tekrar canlandırabilir. | Open Subtitles | هومر، لست رجلاً يؤمن بالمعجزات لكن فراشك يمكن أن ينشط علاقتنا الزوجية |
| sen Mucizelere inanmıyorsun. - Bu varolmadıkları anlamına gelmez. | Open Subtitles | أنت لا تؤمن بالمعجزات هذا لا يعنى انها لا تحدث |
| Ya Mucizelere inanmayanlar ne olacak rahip? .. | Open Subtitles | كاهن ماذا عن الذين لا يؤمنون بالمعجزات ؟ |
| Seni mucizeler yaratırken izlemek inanılmazdı. | Open Subtitles | حسنا , بالعودة هناك و رؤيتك تقومى بالمعجزات |
| - Seni orada mucizeler yaratırken izlemek harikaydı. | Open Subtitles | مُشاهدتك تقومين بالمعجزات هناك كان شيئا يستحق الرؤية |
| Eğer bir nedenleri olursa, eğer neden onlardan bir mucize beklendiğini bilirlerse daha iyi iş çıkarırlar. | Open Subtitles | لكنهم ليسوا آلات إنهم يعملون بشكل أفضل إن كان لديهم سبب إن عرفوا لماذا تتوقع منهم أن يقوموا بالمعجزات |
| Hayat mucizelerle dolu! Asla bir sonraki köşede neler olacağını bilemezsin. | Open Subtitles | الحياة مليئة بالمعجزات , أبداً لن تعرفِ ما هو قاب قوسين أو أدنى |
| Bunu atlatacaktır. mucizeleri sürekli duyuyoruz. | Open Subtitles | ستتعافى مِن هذه المحنة، فنحن نسمع بالمعجزات دائمًا |
| Her boyut ve her türde Mucizeye inanırım. | Open Subtitles | أنا أؤمن بالمعجزات بكل الأشكال والأحجام |