| Olay yerinde yapılacak bazı 2. aşama testlerim var. Olabildiğince çabuk sonuçları size ulaştırırım. | Open Subtitles | لديّ عمل من المستوى الثاني بالموقع وسأبلغك بالنتائج بأقرب فرصة |
| -Olay yerinde bulduğunuz çıkartma bir bronzlaşma dövmesi yapımında kullanılıyor. | Open Subtitles | حسناً , طالما نقوم بالمحاولات أظن بانّ ملصّق الأناناس الذي وجدتيه بالموقع كان يستخدم لصنع |
| Sorun şu ki, verici eğer zanlıysa, olay yerinde hiç DNA bırakmamış. | Open Subtitles | المشكلة هي , إن كان المعتدي هو المضيف للديدان و لم يترك حمضاً نووياً قابلاً للإستعمال بالموقع |
| Devrimsel olasılık yasası temeline dayandırılmış bu makine bize kalan 3 Altın Bilet'in kesin yerini söyleyecek. | Open Subtitles | تستند تلك الآلة على حساب جميع الإحتمالات الممكنة ثم تخبرنا بالموقع الدقيق للثلاث تذاكر الباقية التذاكر الذهبية |
| Geçit kapanır kapanmaz alfa alanını çevirecek şekilde bilgisayarı programladım. | Open Subtitles | لقد برمجت الكمبيوتر للاتصال بالموقع ألفا بعد انتهاء هذا الثقب الدودي |
| Mekanın içini hazırladık, bölgede güvenlik var ve kimse geleceğini bilmiyor. | Open Subtitles | لدينا إدارة الموقع, و لدينا أمن بالموقع و لا أحد يعرف أنك ستذهب إلى هناك |
| Arkeoloji laboratuarını kapattırıp alanda maddeyle etkileşime geçen herkese test yapacağım. | Open Subtitles | سآخذ العينات وإغلاق مختبر، أجري اختبر لمن كان على اتصال بالموقع |
| Kurbandan çok Olay yerine ilgi gösterenlere özellikle dikkat edin. | Open Subtitles | ابحثوا بالتحديد عن متفرجين يبدون مهتمين بالموقع أكثر من الضحية |
| Görgü tanıkları olay yerinde ikinci bir tetikçi görmüş. | Open Subtitles | افاد الشهود بأنه كان هناك مسلح آخر بالموقع |
| Pikap olay yerinde bekliyor. | Open Subtitles | مرحباً , يوجد لديك شاحنة صغيرة بالموقع |
| - Siz Hank misiniz, yerinde destekten? | Open Subtitles | هل أنت هانك من الدعم الفنى بالموقع ؟ أجل - هى غلطتى - |
| Durumu rehin alma işine çeviren... ...banka soyguncuları, tüm aramalara rağmen olay yerinde bulunamadılar. | Open Subtitles | "كما أكدّت المصادر بأن لصوص المصرف المتحوّلين لمحتجزي رهائن لم يُروا بالموقع قط" |
| Adli tıp bunu olay yerinde bulmuş. | Open Subtitles | الجنائيون وجدوها بالموقع. |
| Alan Beck gerçekten olay yerinde ve kızı Ashley ise rehinelerden biri. | Open Subtitles | (ألان بك) موجود بالموقع فعلاً وابنته (آشلي) إحدى الرهائن |
| Özel Ajanlar Nick Martinez ve Mark Dyson buradaki olay yerinde öldüler. | Open Subtitles | توفي العميلين (نيك مارتينيز) و(مارك دايسون) بالموقع هنا |
| İçeri girip, veri bankasına bağlandığımda, bana yerini gösterir. | Open Subtitles | عندما أدخل وأتواصل مع نظام قاعدة البيانات .. فسيمُدنى بالموقع |
| Herkes yerini alsın. | Open Subtitles | أنا بالموقع الهدف يتوجه نحوي، صورة واضحة |
| Binbaşı Sheppard, Pegasus alfa alanını tuşlayın, bütün askeri personeli buraya çağırın. | Open Subtitles | إتصل بالموقع ألفا هنا و إستعد كافة العسكريين خاصتنا |
| Gözetim alanını genişlettiler, bütün bölgeyi elektrikli çitlerle donattılar. | Open Subtitles | ووسعوا نطاق المراقبة كهربوا السياج الذي يحيط بالموقع |
| Efendim, HRT bölgede. Şimdi giriyorlar. | Open Subtitles | قوات إنقاذ الرهائن تتواجد بالموقع يا سيدي إنهم يتجهون إلى الداخل الآن |
| - General, Supergirl bölgede. | Open Subtitles | سوبر جيرل بالموقع يا جنرال |
| 90 dakika veya daha önce alanda olurlar. | Open Subtitles | سيكونون بالموقع خلال 90 دقيقه او أقل |
| Olay yerine ulaşmış olan bir itfaiye ve kurtarma ekipleri görüyorum. | Open Subtitles | أرى وحدة حريق وإنقاذ بالموقع بالفعل |