| Sözde entellektüel, gözlüklü, kaşları çatık kişileri beğeniyor ve... | Open Subtitles | تجذبها تلك الأنواع شبه الفكرية بالنظارات وخطوط التجهم |
| Ve bununla birlikte güneş gözlüklü bir sürü salak. bizi bankadan beri takip ediyorlar. | Open Subtitles | نعم ومجموعة من الأغبياء بالنظارات الشمسية يتبعونا منذ أن تَركنا المصرف |
| Güneş gözlüklü adam pencerenin dışında. | Open Subtitles | هذا الرجل بالنظارات الشمسية خارج النافذة |
| lnsanlar daha sonra bunu Gözlükle telafi etmeye başlayana kadar büyük bir sorundu. Peki. | Open Subtitles | حتى بدأ الناس بتعويض ذلك بالنظارات لاحقاً |
| Gözlükle de ders çalışabilirsin. | Open Subtitles | حسناً , تستطيعين فعل ذلك بالنظارات |
| - gözlük umurumda değil. | Open Subtitles | أنا لستُ من المهتمّين بالنظارات. |
| .. Ve günes, gözlüğü ile o sırık gibi adam .. | Open Subtitles | و الفتي النحيف هناك بالنظارات الشمسية... |
| - Bana katılmak ister misin? Kemik gözlüklü bir erkekten zarar gelmez. | Open Subtitles | لا يمكن للرجال بالنظارات أن يكونوا جميعا سيئين |
| gözlüklü adam, o bir sosyal antropolog, Dr. Falk. | Open Subtitles | الرجل بالنظارات هو الدكتور فولك |
| Tek gözlüklü Jack olmasın diye ertesi gün okula giderken o da taktı. | Open Subtitles | كي لا يكون جاك هو الوحيد بالنظارات |
| - gözlüklü olan çocuk! | Open Subtitles | الرجل الذي بالنظارات |
| gözlüklü beyefendi? | Open Subtitles | السيد، بالنظارات الشمسيةِ؟ |
| O da beni gözlüklü görmek istemiyor. | Open Subtitles | وهي لا تريد رؤيتي بالنظارات |
| - %110. - Şu Gözlükle çocuk... | Open Subtitles | ذلك الرجل بالنظارات - فارغو - |
| gözlük bana çok yakışır. | Open Subtitles | أبدو رائعا بالنظارات |
| gözlük takan tek oyuncu oydu. | Open Subtitles | كان اللاعب الوحيد بالنظارات |
| Kimse kanepede gözlüğü takıp oturarak Ray Charles gibi öyle baloncuk falan patlatmak istemez amına koyayım. | Open Subtitles | ،لا أحد يريد تضييع وقته بالنظارات يفرقع فقاعات كالنسخة (المخبولة من (راي تشارلز |
| gözlüğü kastetmiştim. | Open Subtitles | أعني بالنظارات |