| - Söz konusu sadakat olduğunda o, en sadık kişidir. | Open Subtitles | حين يتعلق الأمر بالولاء.. فإنه يتجاوزه إلى ما هو أبعد |
| Sana sadakat sözü verdim... sana dünyaya hükmedecek bir ordu sözü verdim... sen bana -tatmin olma- sözü verdin! | Open Subtitles | لقد وعدتك بالولاء لك لقد وعدتك بجيش كي تحكم العالم وأنت وعدتني بأن أحقق انتقامي منها |
| Altın Ordu'nun vicdanı yokmuş, sadakat veya acı duymazmış. | Open Subtitles | الجيش الذهبي لم يكن يشعر بالندم ولا يشعر بالولاء ولا الألم |
| Tüm kalbimle imparatora ve Roma'ya bağlılık yeminimi tekrarlarım. | Open Subtitles | من اعماقي , اجدد وعدي بالولاء لامبراطوري وروما |
| Damarlarındaki cesarete bağlılık yemini ediyorum. | Open Subtitles | و أنا اقسم بالولاء للشجاعة التي تجري بعروقك |
| Böylece Michael, D'Haranları kahraman ilan etti herkes de Rahl'a sadakat yemini etti. | Open Subtitles | ويعلن "مايكل" ان "الدهارن" ابطال و يتعهد الكل بالولاء و الطاعه الي "رال". |
| Ama yaptığım şeyler sadece İrlanda sadakat duygumla alakalı değil. | Open Subtitles | لكن أي شيء أفعله أم لا يتعلق بالولاء لإيرلندا |
| Bu delilin bir polis memurunun yanlış yönlendirilmiş sadakat duygusunun bir sonucu olarak kirletilmesini yahut kayıplara karışmasını istemiyorum. | Open Subtitles | ولا أريده أن يُفسَد أو يُفقَد نتيجةً لتضليل بعض رجال الشرطة لشعورهم بالولاء حقاً ؟ |
| Ben kralıma sadakat yemini ettim ve o son nefesini verene kadar bu yemine sadık kalmak benim görevimdir. | Open Subtitles | انا اقسمت بالولاء للملك وبما انه لايزال هناك نفس في جسده من واجبي التمسك بذلك |
| sadakat gibi şeyler yüksektekilere göre değildir. | Open Subtitles | و الأمور التي تتعلّق بالولاء لا تناسبني على الإطلاق |
| Richard sadakat dayatılan bir tehdit değil | Open Subtitles | أن ريتشارد قد أمر بالولاء بواسطة التهديد |
| O kral ki, insanlardan sadakat isteyip karşılığında bir şey vermiyor. | Open Subtitles | ، الملك الذي يطالب بالولاء . ولكن لا يقدم شيء في المقابل |
| Amerika Birleşik Devletleri bayrağına bağlılık andı içerim. | Open Subtitles | اتعهد بالولاء لعلم الولايات المتحدة الامريكية |
| Amerika Birleşik Pezevenkleri'nin pezevengine bağlılık yemini ediyorum. | Open Subtitles | أتعهد بالولاء إلى قواد القوادين المتحدين لأمريكا |
| Meksiko'ya 1824 Federal Anayasası altında bağlılık yemini ettik. | Open Subtitles | لقد أقسمنا بالولاء للمكسيك تحت الدستور الفيدرالى لعام 1824 |
| Öyle bir kadın ki, onun varlığının her bir molekülüne işlemiş tüm düşüncelerine sinmiş ve onu bağlılık ve tutkudan oluşmuş bir şeye çevirmişti. | Open Subtitles | المرأة تلك التي تزحف لتمتلك كل جزيئات الوجود تلك التي تستهلك منه كل افكاره و تحوله إلى مخلوق اخر مهوس بالولاء لها |
| Kendisine Sadakatle inanan ve güvenen bizleri terk etti. | Open Subtitles | لقد تعهد بالولاء له |
| Sadakate ve onura inanan savaşçılarmış. | Open Subtitles | لقد كانوا محاربين يؤمنون بالولاء و الشرف |
| Hepsi sivildi, aileler, ittifağa bağlı vatandaşlar.. | Open Subtitles | لقد كانوا مدنيين ، عائلات المواطنون يدينون بالولاء للتحالف |
| Burada sadakati sorgulayacak biri varsa o da benim. | Open Subtitles | إذا كان على أحد أن يشكك بالولاء هنا فهو أنا |
| Ne yazık ki, planım bağlılık yemini ettiğim kişiler tarafından bozuldu. | Open Subtitles | للأسف عارض خطتي الكيان الذي أقسمت له بالولاء |
| Ama kimseye bağlılığı olmayan birinin yanında. | Open Subtitles | لكنها مع أحد لا يدين بالولاء لأحد. |
| Kıçından böyle hikâyeler uydurarak senin bana olan sadakatini onunkine tercih edeceğimi sanıyorsan aklını kaçırmışsın. | Open Subtitles | إذا كنت تعتقد أنك اختلاق هذه الأكاذيب سوف تجعلني أشعر بالولاء لك فقد جننت |
| Amerika Birleşik Devletleri bayrağına ve bu bayrağın temsil ettiği cumhuriyete bağlılığıma ant içiyorum. | Open Subtitles | أقسم بالولاء لعلم الولايات المتحدة و الشعب الأمريكي, طالما انا حي. |