| Böylece, altı yıl önce aklıma bir fikir geldi: Hayat sayfalara geçtiyse, bir yerlerde, her yaşa dair yazılmış sayfalar vardı. | TED | وقبل ستة سنوات، خطرت ببالي فكرة: إذا مرت الحياة من خلال صفحات، وكانت، في مرحلة ما، أقسام مكتوبة حول جميع الأعمار. |
| Nedense annemin de bir kadın olduğu aklıma hiç gelmemişti. | Open Subtitles | بطريقة ما, لم يخطر ببالي ابداً أن أمي امرأة أيضا |
| Eski nişanlım sürekli aklımda ve sanırım buradan anlamam gereken bir şey var. | Open Subtitles | خطيبتي السابقه تخطر ببالي كثيراً و أعتقد أن هذا شئ يجب أن أستوضحه |
| Ama düşündüm de aradan bir süre geçtiğinde arkadaş olabiliriz. | Open Subtitles | خطر ببالي أن مع الوقت من الممكن أن نصبح أصدقاء |
| Ama benim tek düşündüğüm, bu benim zavallı sebzelerimi öldürüyor. | Open Subtitles | لكن كل ما يخطر ببالي هو أنه يقتل خضرواتي المسكينة. |
| Masamda oturmuş bir araştırma burs talebi yazıyordum ve daha önce hiç aklıma gelmeyen bir düşünce geçti aklımdan. | TED | كنت جالسةً في مقعدي، أتقدّم لمنحة، ومرّت ببالي فكرة لم تخطر على بالي مسبقاً. |
| Tabi, bunu daha önce hiç düşünmemiştim. Evet, denedim, deniyorum. | Open Subtitles | لم يخطر ببالي هذا، أجل حاولت ذلك، وما زلت أحاول. |
| Ama suyun bu kadar soğuk olabileceği ölsem aklıma gelmezdi. | Open Subtitles | أجل، لكن لم يخطر ببالي أن الماء سيكون بتلك البرودة |
| Lise hakkında ve mutlaka cevaplandırılması gereken çok önemli bir soru geldi aklıma. | Open Subtitles | يالهــي لقد طرى ببالي سؤال مهم حول المدرسة الثانوية .بحاجة ماسة للجواب عليه |
| Parmak izlerini IAFIS'te, Interpol'de ardından da aklıma gelen tüm ulusal veritabanlarında arattım. | Open Subtitles | جهاز التعرف على البصمات ثم الإنتربول ثم في كل قاعدة بيانات خطرت ببالي |
| Sonra aklıma bir şey geldi: Daha kolay bir yol olmalıydı çünkü bu göz bakımına en çok ihtiyaç duyanlar ona en zor ulaşanlardı. | TED | فخطر ببالي أمر: لا بد من وجود طريقة أسهل، لأن المرضى الأكثر احتياجا للتوفر على رعاية صحية للعين هم الأقل احتمالا في الحصول عليها. |
| Ama o an aklımda bir şimşek çaktı ve "Belki de cehennem budur" diye düşündüm. | Open Subtitles | ولكن ، عندئذ كومضة برق خطر ببالي وأدركت اللعنة يا رجل أن هذه قد تكون هي الجحيم |
| aklımda ilk sen geldin, açıkçası aklımda sadece sen vardın. | Open Subtitles | ولقد كنت أول من يخطر ببالي ولأكون صريحاً |
| Duygularım coşmuştu, sen aklımda değildin ve samimi diyorum aklımda olsaydın sanırım çok daha sıkıntılı olaylar yaşardık. | Open Subtitles | مشاعري كانت عالية ، لم تكن ببالي تماماً وبصراحة شديدة ، إذا كنت أعتقد بأنك تريد |
| O gün filmini izlediğimde ne düşündüm biliyor musun? | Open Subtitles | أتعلمين ما الذي خطر ببالي بعدما شاهدت فيلمًا لك مرةً؟ |
| Şu ana kadar çok sipariş vermiş olduğunuz için düşündüm ki bilirsiniz, belki siz... | Open Subtitles | وبما أنك طلبت منها الكثير فقد خطر ببالي أنك ربما |
| Tek düşündüğüm, niye o sırada ailemin yanında değil de orada olduğumdu. | Open Subtitles | والشيء الوحيد الذي خطر ببالي هو لماذا كنت هناك بدلا من عائلتي |
| aklımdan geçtiğini hatırlıyorum, ama oldukça önemsizdi. | Open Subtitles | أذكر أن هذا خطر ببالي ولكنه كان أمر غير مهم كلياً |
| Hiçbir zaman babanızın o kadar da iyi bir kısmet olduğunu düşünmemiştim. | Open Subtitles | هذا رائع, لم يخطر ببالي أن أبوك قد خبأ شيئاً بهذه الروعة |
| 1986'da hala binanın inşaati devam ederken binanın kuzey ucunda bir müzikhol açmayı kafama takmıştım. | TED | في عام 1968 خطر ببالي ان اضع قاعة للموسيقى في الجهة الشمالية للمبنى اثناء بناءه. |
| Aslında seni yok etmek istemiştim, ama işe yarayacağını tahmin etmemiştim. | Open Subtitles | أعني، أني أردت تدميرك لكن لم يخطر ببالي أني سأدمّرك بالفعل |
| eBay'in şu masanın üstündeki su şişesinden farkını bile bilmiyordum. Ama bunu da geri dönünce merkezimdeki teknoloji hastası çocuklardan biriyle konuşmak için aklımın bir köşesinde tuttum. | TED | لم اعرف ماهي اي باي من جرة الماء القابعة فوق البيانو. ولكن خطر ببالي ان اعود و اتحدث الى احد الاطفال الفنيين بمركزي |
| Bir süredir aklımdaydı... Yaşlanıyoruz. | Open Subtitles | انه ببالي منذ فترة إننا نشيخ |