| Konuşmamı yavaşça yitirdikçe, sesimi kazandım. | TED | وانا افقد ببطىء صوتي ولكني اكتسب صوتاً آخر |
| Üç tekerli bisikletine bindim ve sarayların ve tapınakların arasında yavaşça pedal çevirmeye başladı. | TED | لذا ركبت في عربته وبدأنا في المشي ببطىء بين القصور والمعابد البوذية |
| Yeni Dünyadan... bizi yeni bir çağa götürmek için gelmişler... hepimizin sevdikleri yavaşça çürürken... ve yok olup giderken. | Open Subtitles | من العالم الجديد جاءوا ليرشدونا داخل العصر الحديث قبل أن ننتهى ببطىء |
| Bir baykuş yanıma kondu ve yavaş yavaş gecenin diğer hayvanları yanıma geldiler. | Open Subtitles | توجهت بومة حكيمة إليَّ ببطىء وفجأة أكثر مخلوقات الليل جاءت لتكون إلى جانبي |
| Onu yavaş yavaş deri yoluyla zehirlersen, kimsenin farketmeyeceğini düşündün. | Open Subtitles | إعتقدتِ إذا سمّمتَيها ببطىء من خلال الجلد، لا أحد سيُلاحظ |
| yavaş ilerlersin, gittiğın yere yine varırsın, ama oraya vardığında yolculuk boyunca edindiğin arkadaşlar vardır yanında. | TED | انت تسير ببطىء اينما اردت السير وانت تصل هناك مع المجتمع الذي احاط بك طيلة الطريق |
| Dostum,dinle,herkes işleri ağırdan alıyor. | Open Subtitles | أنت ، نعم اصغي الي الجميع يتحرك ببطىء شديد |
| Yeni Dünyadan... bizi yeni bir çağa götürmek için gelmişler... hepimizin sevdikleri yavaşça çürürken... ve yok olup giderken. | Open Subtitles | من العالم الجديد جاءوا ليرشدونا داخل العصر الحديث قبل أن ننتهى ببطىء |
| Atlas Okyanusu'na ve Yeni Dünya'ya taşınacaktı, yavaşça Osmanlıları arkasında bırakarak. | Open Subtitles | من البحر المتوسط وإلى المحيط الأطلسى وإلى العالم الجديد تتحرك ببطىء لغروب شمس العثمانيون |
| Gösteriden önce ben seni bıçaklayayım sen de yavaşça ölürken beni silahla vur. | Open Subtitles | قبل العرض سأطعنك و بينما تموت ببطىء اطلق النار علىّ |
| yavaşça bisküvileri ye ve bolca su iç. | Open Subtitles | تناول البسكويت ببطىء واشرب الكثير من الماء. |
| Ve bende o yolu yavaşça aşıp tüm yol boyunca eğlenmek istiyorum | Open Subtitles | بأسرع مايمكـنك وأنا أريد المشي ببطىء وأتمتع بالرحلة طـوالالطريق، |
| Bir tane saldım ve koku yavaşça etkisini gösterecek. | Open Subtitles | لأنني اخرجت ريحاً للتو , و أعتقد انها ستنتشر ببطىء |
| Damarı onarmak için yavaşça içeri giriyor. | Open Subtitles | ويتحرك ببطىء شديد ليعمل اصلاح تام للوعاء الدموي |
| Fakat yavaş yavaş ilgimi çekti, burada özel bir şey olduğuna kanaat getirdim. | TED | ولكن ببطىء اتضح لي، أن شيئاً متميزاً جداً يحدث. |
| Donmuş şelalenin bir resmi. Aslında bir şelalele, ama donumuş, çok yavaş hareket , ve hergün biraz değişiyor. | TED | وهضه صورة للشلال الجليدي إنه شلال مائي ولكنه متجمد .. ويتحرك ببطىء شديد وهو يتغير فعلاً كل يوم |
| Bazen zaman bir işkence gibi yavaş ilerliyordu. | Open Subtitles | في بعض الأحيان يتحرك ببطىء للأمام كسلحفاة مرهقة. |
| Yani birisi bu şeyleri onun yanına koydu, ve onlar da yavaş yavaş onu yediler öyle mi? | Open Subtitles | شخص ما وضعهم معه فى التابوت ثم بدأت فى أكله ببطىء |
| Jolinar'dan intikamımı yavaş yavaş çıkaracağım, efendim. | Open Subtitles | تمنيت أن آخذ انتقامى من جولينار ببطىء,يازعيمى. |
| Direksiyonu bıraktı elimi aldı ve yavaş yavaş kalçalarıma doğru ilerletti... | Open Subtitles | ترك المقود. أخذ يدي ووضعها ببطىء على فخذي. |
| Hayır. Sen ağırdan alalım dedin. Biz kafa salladık. | Open Subtitles | كلا , انت قلتي بأنكِ ستأخذين الامر ببطىء وكلنا حركنا رؤوسنا بالموافقه |
| Mısır şurubu dolu bir yere kilitlenmişsin ve çok ağır hareket ediyormuşsun gibi. | Open Subtitles | كأنك علقـت في شوربــة وأنــت تمشي ببطىء |
| Özgür olmak sürekli aramizi düzeltmeye çalismanin beni yavas yavas öldürdügünü fark etmemi sagladi. | Open Subtitles | وبكوني حرة يمكنني أن أرى الآن أن استمراري في محاولة إصلاحنا كان هو الشيء الذي يقتلنا ببطىء |