| Ve ben bu hissi devam ettirmek için sana ihtiyacım var mı bilmiyorum ama seni istediğimi biliyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعلم إذا كنت بحاجتك للمحافظه على هذا الشعور لكنني أعلم أنني أريدك |
| Açıkçası, Zane hakkında öğrendiklerinle Lieber hakkında bildiklerini karşılaştırmak için sana ihtiyacım var. | Open Subtitles | من الواضح , أني بحاجتك لمقارنة ما تعلم عن زين و ما تعلم عن ليبر. |
| Geri gel. Onların olmayabilir, ama benim sana ihtiyacım var. Sana ihtiyacım var. | Open Subtitles | ارجوكي ارجعي ، اذا لم يكونوا الاولاد بحاجتك أنا لا زلت بحاجتك أكثر من ذي قبل |
| Bunu dile getiremeyebilir, ama sana ihtiyacı var. | Open Subtitles | ربما ليس بمقدورها أن تعبر عن ذلك لكنها بحاجتك |
| Canım, seni özledik! Sana ihtiyacımız var! Sensiz yapamıyoruz. | Open Subtitles | عزيزي ، لقد إشتقنا لك نحن بحاجتك ، لا يمكننا الإستمرار بالحياة بدونك |
| Dinle, Kardeşim, senin buradaki işlere göz kulak olmana, ihtiyacımız var. | Open Subtitles | اسمع يا أخي نحن بحاجتك هنا لتكون عيناً لنا على الاحداث |
| Kes sesini beyin. Artık arkadaşlarım var. Sana ihtiyacım yok. | Open Subtitles | اصمت ايها العقل ، لديّ أصدقاء حالياً لست بحاجتك بعد الآن |
| Ayrıca, eğer bu durum kötüye giderse elimizdeki mal tükenir ve sana en fazla ihtiyaç duyacağım zamanda uyuşturucu krizine girmeni istemiyorum. | Open Subtitles | أيضاً، لو ساء هذا الوضع, ستنضب منا هذه المواد. ولا أريدك أن تُعاني من الاضطرابات حين أكون بحاجتك فعلاً. |
| Onlar için çok değerlisin, sana ihtiyaçları var. | Open Subtitles | أعني، إنّك مهمّ جدّاً بالنسبة لهما وهما بحاجتك |
| Bebeğim bunların hiç adil olmadığını biliyorum ama sana ihtiyacım var. | Open Subtitles | حبيبتي، أعرف أنّ هذا غير منصف، أيّاً منه، لكني بحاجتك |
| Biliyorum telefonunu normalde de cevaplamazsın fakat şimdi sana gerçekten ihtiyacım var. | Open Subtitles | اعلم انك لا تجيبي على الهاتف عادتا ولكن انا بحاجتك الان |
| Işık sihriyle aram pek iyi değil yani sana ihtiyacım var. | Open Subtitles | والسحر الأبيض لا يواتيني لذا أنا بحاجتك نوعاً ما |
| Bekleyin. Size araçta ihtiyacım var. | Open Subtitles | أنتظرى، أنا بحاجتك هنا عند العودة للشاحنة |
| Benim sana ihtiyacım var. | Open Subtitles | انا بحاجتك فعلاً ، بحاجتكم كلكم |
| Bir iş için buradayız. Sana ihtiyacım var şimdi. | Open Subtitles | نحن في مهمة هنا أنا بحاجتك الآن |
| Sana ihtiyacım var ama dünyanın bende daha fazla ihtiyacı var. | Open Subtitles | ...أنا بحاجتك ولكن العالم يحتاجك أكثر... |
| Francis. Mary'nin sana ihtiyacı var. Antoine'yi buldu. | Open Subtitles | فرانسس,ماري بحاجتك لقد وجدت أنتوان. أنتوان. |
| Bu gezegenin sana ihtiyacı var. Kritik bir karar alıyorum. | Open Subtitles | هذا الكوكب بحاجتك لذا سأتخذ قراراً تنفيذياً |
| Güven bana, Sana ihtiyacımız yok, senin bize ihtiyacın var. | Open Subtitles | ثقي بي, أنت بحاجتنا أكثر مما نحن بحاجتك. |
| Eminim Sana ihtiyacımız olmayacaktır anne. | Open Subtitles | أنا متأكد بأني و جيمس لن نكون بحاجتك , أمي |
| Birilerinin sana ihtiyaç duyduğunu hissetmeni sağlıyor. Ne yazık ki şu an sana etüt sınıfında ihtiyacımız var. | Open Subtitles | يجعلك تشعر أنّهم بحاجتك للأسف نحتاج إليك في الحجز |
| Tanrıya şükür, seninki gibi bir çocuğa biyolojik ihtiyaç içerisinde değilim. | Open Subtitles | شكراً، لأني لا أحظى بحاجتك الحيوية للأطفال |
| Shane. - Git, sana ihtiyaçları var. | Open Subtitles | إذهب, إنهم بحاجتك |