| Ayrıca diğer tarafların da Pek iyi değil. | Open Subtitles | وعلي القول، بقيّتك ليست بحالٍ جيدة أيضًا |
| Ben çocukken ailem boşandı. Annem, Pek iyi değildi. | Open Subtitles | انفصلَ والداي عندما كنتُ صغيراً و أمّي لم تكن بحالٍ جيّدة |
| Affedersiniz maestro... Kendimi Pek iyi hissetmiyorum. | Open Subtitles | أنا آسف يا حضرة المايسترو، إنّما لا أشعر بحالٍ جيّدة |
| Bence ölü birisine göre gayet güzel görünüyor. | Open Subtitles | -كنتُ سأقول أنها تبدو بحالٍ جيدة بالنسبةِ لشخصٍ من المفترض أن يكون ميتاً |
| gayet iyi geliyordu sesi. | Open Subtitles | حقيقةٌ يبدو وأنه بحالٍ جيد جداً |
| Hayatında biri varken daha iyi bir durumda oluyorsun. | Open Subtitles | تكون بحالٍ أفضل عندما يكون هنالك شخص معك |
| Ben senden daha iyi bir durumda değilim. | Open Subtitles | لست بحالٍ أفضل منك |
| Pek iyi görünmüyorsun. Bir tek ok bile atabileceğini sanmam. | Open Subtitles | لا تبدو بحالٍ ممتاز , أشكّ في قدرتك على تصويب سهم واحد |
| Pek iyi görünmüyorsun. Bir tek ok bile atabileceğini sanmam. | Open Subtitles | لا تبدو بحالٍ ممتاز، أشكّ في قدرتك على تصويب سهم واحد. |
| Doğrusu Pek iyi değilim. Biraz yardıma ihtiyacım var.. | Open Subtitles | لست بحالٍ جيدة, في الواقع بإمكاني الاستعانة ببعض المساعدة |
| Siz ikiniz yavaş olun. Anneniz Pek iyi hissetmiyor. | Open Subtitles | حسنٌ، أنتما الأثنان على مهلكما أمُكما ليست بحالٍ جيدة |
| Şimdi daha iyiyim. Saklı kalmakta Pek iyi değilim. | Open Subtitles | أنا بحالٍ أفضل الآن، لست جيداً في التواري عن الأنظار |
| Şimdi daha iyiyim. Saklı kalmakta Pek iyi değilim. | Open Subtitles | أنا بحالٍ أفضل الآن، لست جيداً في التواري عن الأنظار. |
| Bu sabah da ihtiyar Millie kendini Pek iyi hissetmedi. | Open Subtitles | أجل، حسناً فهذا الصباح السيارة لم تكن بحالٍ جيدة |
| Annenin durumu Pek iyi değildi sağlığına kavuşması, iyileşmesi için zamana ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | ولكنّ والدتكِ كانت مريضة واحتاجت وقتاً للتعافي ولأن تصبح بحالٍ أفضل. |
| Kendimi Pek iyi hissetmiyordum. Erkenden eve gittim. | Open Subtitles | لم أكن بحالٍ جيدة فعدت للمنزل مبكراً |
| Ve Malibu kolonisindeki hayatı paramparça olmuşken gayet sapasağlam bir Johnny Bark'tan gelen telefon arı kolonisinin durumunun da farklı olmadığını söylüyordu. | Open Subtitles | ومثل حياته في مستعمرة "ماليبو" كانت تنهار تلقى أتصال أن مستعمرة نحله ليست بحالٍ أفضل (من الحي (جوني بارك |
| Doktor Sherman tahta bacakmış gibi durmasının dışında gayet iyi olduğumu söyledi. | Open Subtitles | يقول الدكتور (شيرمان) .. عدا الساق أنا بحالٍ ممتازة |
| Demek istediğim Wilden ile ilgili olanlara rağmen gayet iyi durumda görünüyor. | Open Subtitles | أعني، بغض النظر عمّا جرى لـ(ويلدن) تبدو أنها بحالٍ جيّدة |
| Korkarım kardeşim çok kötü bir durumda efendim. | Open Subtitles | -أخشى أن أخي بحالٍ وخيم يا سيّدي . |
| Korkarım kardeşim çok kötü bir durumda efendim. | Open Subtitles | -أخشى أن أخي بحالٍ وخيم يا سيّدي . |
| Korkarım kardeşim çok kötü bir durumda efendim. | Open Subtitles | -أخشى أن أخي بحالٍ وخيم يا سيّدي . |