O da fark etmiş olmalı. Bu yüzden gitti Herhalde. | Open Subtitles | هي لا بدَّ وأنْ إرتفعتْ على تلك، أيضاً، ولِهذا تَركتْ. |
Camları falan siliyordu Herhalde. | Open Subtitles | هي لا بدَّ وأن كَانتْ تُنظّفُ النوافذ أَو شيء من هذا القبيل |
Lanet olası bodrumu yine su bastı Herhalde. | Open Subtitles | ماذا خاطئ؟ السرداب الملعون لا بدَّ وأنْ فاضَ ثانيةً. |
Onları bulduğumuzda sadece üçü hayatta kalmış olmalıydı. | Open Subtitles | لا بدَّ بأنهم كَانوا يَعِيشونَ عنْ بعضهم البعض عندما وَجدنَاهم. |
O siyah polis oralara sık sık geliyor olmalıydı. | Open Subtitles | ذلك الشرطي الأسودِ لا بدَّ وأنْ جاءَ حول نظامي المشاريعَ |
Tüm kitaplarınızı okudum... Beni başka biriyle karıştırmış olmalısınız. | Open Subtitles | لا بدَّ وأنْك أخطأتَ بيني و بين شخص آخر. |
Siz gerçekten burada yaşamamı istemiyor olmalısınız değil mi? | Open Subtitles | لا بدَّ أنْكم لا تريدونني أن أعيش بجواركم |
mutlaka kız arkadaşların olmuştur Frasier. | Open Subtitles | أوه، فرايزر، أنت لا بدَّ وأنْ كَانَ عِنْدَكَ بَعْض الصديقاتِ. |
Herhalde kuru temizlemede daraldı. | Open Subtitles | أولئك المنظفين الداميِ لا بدَّ وأنْ قلّصَه. النيل: |
Herhalde Veer evlenmiştir, yanındaki de karısı olmalı. | Open Subtitles | فير لا بدَّ وأنْ تَزوّجَها، هي يَجِبُ أَنْ تَكُونَ زوجتَه. |
Herhalde Londra polisiyle çalışırken planlarından birine engel oldum. | Open Subtitles | حَسناً، أنا لا بدَّ وأنْ قاطعتُ إحدى خططِكِ عندما أنا ما زِلتُ أَعْملُ في الشرطة البريطانيةِ. |
Kafam iyiyken bir yerde bıraktım Herhalde. | Open Subtitles | لا بدَّ وأنَّني تركتُهُ في مكانٍ ما عندما كنتُ منتشيةً |
Şarap ve sıcak yüzünden başım döndü Herhalde. | Open Subtitles | النبيذ والحرارة لا بدَّ وأنْ دوّخَني. |
Benim "Sıcak ve Köpüklü" patladı Herhalde. | Open Subtitles | تَعْرفُ ماذا بدَّ وأنْ حَدثَ؟ 'ي حار n' رغوي لا بدَّ وأنْ إنفجرَ. |
Bu sandalyede arkasına yaslanarak oturuyor olmalıydı. | Open Subtitles | هو لا بدَّ وأن كَانَ يَجْلسُ طول الطّريق ظهر في هذا الكرسي. |
Gerçekten çok acı çekmiş olmalıydı. | Open Subtitles | هي لا بدَّ وأنْ آذتْ حقاً. |
"Black" bir insansa, o kadın veya adam babamı bir şekilde tanıyor olmalıydı. | Open Subtitles | إذا كانَ (بلاك) شخص فهو أو هي لا بدَّ وإنّهُ عَرفَ أبي بطريقةٍ أو بأخرى |
Onu hemen fark etmiş olmalısınız, ama ne yapabilirdiniz ki? | Open Subtitles | أنت لا بدَّ وأنْ عَرفتَه مباشرةً، لكن ماذا يمكن أن تعمل ك؟ |
Güzel bir karışım yapmışsınız siz çocuklar dün akşam yatmış olmalısınız. Quite a mixer you boys must have had last night. | Open Subtitles | لا بدَّ بأنه كان لديكم حفلة يا أولاد ليلة أمس. |
Bunu gözden kaçırmış olmalısınız. | Open Subtitles | لا بدَّ وأنْك أنت من أشرفت على هذا. |
Roz sana mutlaka söylemiştir. | Open Subtitles | بالتأكيد روز لا بدَّ وأنْ أخبرتْك. أوه، نعم. |
mutlaka bir şeyinden hoşlanmış olmalı yoksa üçüncüde falan dururdu heralde. | Open Subtitles | حَسناً، هي لا بدَّ وأنْ حَبّتْ شيء حوله، أَو هي سَيكونُ عِنْدَها تَوقّفَ في، مثل، ثلاثة. |