Birbirinden farklı tüm bu şartlar içerisinde başarının önemli bir habercisi olan karakteristik bir özellik su yüzüne çıktı. | TED | وفي كل هذه الوضعيات الجد متباينة، برزت خاصية واحدة فقط كمؤشر يدل على النجاح. |
ve birdenbire diğerleriyle birlikte ortaya çıktı. | Open Subtitles | وانه برزت للتو نسخة احتياطية مع كل الآخرين. |
Alkolün ve bulimiyanın etkileri ortaya çıktı. | Open Subtitles | التي برزت على السطح لقد كان الامر عبارة عن مضاعفات بسبب مرض البوليميا والشرب |
Brezilya tarımsal anlamda etkin bir güç olarak öne çıktı. | TED | فقد برزت البرازيل كقوة زراعية. |
Bir bağlantı ararken Sean Clark diye biri çıktı. | Open Subtitles | أنا قد تبحث عن وصلات، واسم واحد برزت... شون كلارك. |
(Gülüşmeler) Son yıllarda göze çarpan bir feminist olarak ortaya çıktı. | TED | (ضحك) لقد برزت في السنوات الأخيرة، كمناصرة قوية للمرأة. |
Bu büyük, eski araba birdenbire ortaya çıktı ve tekrar yok oldu. | Open Subtitles | برزت من العدم ثم ذهبت |
Bildirim çıktı bir anda. | Open Subtitles | لقد برزت للتو فقط |
Bildirim çıktı bir anda. | Open Subtitles | لقد برزت للتو فقط |
Öylece karşına çıktı ve "Merhaba, ben Sophie. | Open Subtitles | ثم هذا يوم واحد في الحديقة... عندما برزت للتو أمامك - و... |
Bana öyle geliyor ki, o medeniyet -- eğer bilimsel yaratılış öyküsüne inanıyorsanız, demeliyim sadece fizik kanunlarının ve bir miktar hidrojen atomunun sonucu olarak ortaya çıktı -- sonra düşünüyorum ki, bence, bu beni inanılmaz önemli yapıyor. | TED | و هى تجعلنى فعلا" اشعر أن هذه الحضارة -- و التى ، كما اقول، اذا صدقتم قصة الخلق العلمية، قد برزت ببساطة كنتيجة لقوانين الفيزياء، و بعض ذرات الهيدروجين -- و عندها اعتقد، لنفسى على أى حال، انها تجعلنى اشعر بأنى ذو قيمة جيدة تجاه نفسى . |
O... ön plana çıktı. | Open Subtitles | هي... برزت. |