| O ana kadar, Bassam, Nazi Soykırımının bir efsane olduğunu sanıyordu. | TED | حتى تلك اللحظة فكر بسام أن الهولوكوست كان في الغالب أسطورة. |
| Bassam Aramin 16 yaşındayken İsrailli bir askeri konvoyu el bombasıyla havaya uçurmaya çalıştı. | TED | عندما كان عمر بسام أرامين 16 عاماً حاول أن يفجر القافلة العسكرية الإسرائيلية بقنبلة يدوية. |
| O asker bana şunu öğretti, o da Bassam'ın içinde olduğu aynı nefret dolu sistemin bir parçasıydı. | TED | هذا الجندي، بسام علمني أنه كان مجرد نتاج من نفس النظام الكريه مثله. |
| Bassam hâlâ İsraillilerden nefret etmediğini söylüyor, hatta İsrailli askerler 10 yaşındaki kızı Abir'i, okula giderken vurup öldürdüğü hâlde. | TED | يقول بسام أنه مازال لا يكره الإسرائيليين حتى بعد الجيش الإسرائيلي أطلق النار وقتل بنته ذي العشرة عوام وكانت تمشي للمدرسة. |
| Bu da demek oluyor ki kimlik hırsızlığından Sam'i tutuklayabilirim. | Open Subtitles | اني سأكون قادرا علي الإيقاع بسام لإنتحال الشخصية علىى الأقل |
| Filistinli belediye başkanı Bassam Shaka'ya Nablus, Karim Halaf'a Ramallah'ta saldırıldı | Open Subtitles | هاجموا رؤساء بلديات فلسطينيين "بسام الشكعة" في نابلس و"كريم خلف" في رام الله |
| Bassam uyuduğu için ve yapmazsam kabalık olacağı için... seni kapıya kadar geçirdim. | Open Subtitles | انا فقط مشيت معك إلى الباب لأن "بسام" نائم ستكون وقاحة مني أن لا أفعل ذلك |
| Bassam beni yükümlü olarak gösterecekti ama işe yaramadı... yani evet, mahmekeyle başım dertte. | Open Subtitles | و "بسام" حاول أن يدّعي انه مسؤول عني و ذلك لاسترداد الضرائب التي دفعوها لكن ذلك لم ينجح لذا نعم لديّ مشاكل مع القضاء |
| Buna anlayış gösteririm ama Bassam'a söz verdim. | Open Subtitles | أنا أتفهّم ذلك لكنّي قطعت "وعداً لـ "بسام |
| Bassam, eğer senin için sorun olmazsa... onunla bir gün geçirmek istiyordum. | Open Subtitles | بسام" ان لم يكن لديك مانع" كنت أتمنى أن أستطيع قضاء آخر يوم معها |
| Gördün mü, Bassam. Sana henüz birbirimizle işimizin bitmediğini söylemiştim. | Open Subtitles | أترى يا (بسام)، أخبرتك أننا لم ننه بعد ما بيننا |
| - Bassam benim düşmanım değil. Onu o şekilde düşünemem. | Open Subtitles | بسام) ليس عدوي) لا أستطيع التفكير به على ذلك النحو |
| - Terbiyesizlik etti. Bassam adına özür dilerim. | Open Subtitles | أعتذر عن تصرف بسام |
| Bassam mahkemeyle ilgili bir sıkıntı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | بسام" قال ان لديك مشاكل مع القضاء؟" |
| Yeniden evde olman çok güzel Bassam. | Open Subtitles | من الجيد أن تعود إلى الديار مجددًا (بسام). |
| Söylesene, Bassam'ı gelmesi için nasıl ikna ettin? | Open Subtitles | إذًا أخبريني، كيف أقنعتِ (بسام) بالقدوم؟ |
| Bassam mahremine her zaman düşkün olmuştur. | Open Subtitles | دائمًا ما يكون (بسام) شخصًا منعزلًا جدًا. |
| Kardeşim Bassam, seni ve aileni düğüne onur konukları olarak çağırıyor. | Open Subtitles | يرغب أخي (بسام) في أن تحضر أنت وعائلتك إلى حفل الزفاف كضيوفه الكرام. |
| Nostalji yapmana engel olduysam özür dilerim Bassam. | Open Subtitles | أعتذر إن كنت قد تدخلت في حنينك للوطن (بسام). |
| Bassam'ı başbakanın özel danışmanı yapıyorum. | Open Subtitles | أود بأن أجعل (بسام) المستشار الخاص للرئيس |
| Misina. Sam'ın oltasından aldım. | Open Subtitles | إنه خيط بلاستيكي أخذته من سنارة الصيد الخاصة بسام |