Şu anki halimden daha mutlu ve huzurlu olduğum bir an yoktur. | Open Subtitles | لم أشعر بسعادة و أمان أكثر مما شعرت به في هذه اللحظة |
Bunu bilerek gayet mutlu ve tutumlu şekilde yaşayabilirim. | Open Subtitles | و سأستطيع العيش بسعادة و بساطة بمعرفة ذلك |
Güney Afrika, Johannesburg vatandaşları karideslerin uzaklarda bilerek daha mutlu ve güvenli şekilde yaşayacaklar. | Open Subtitles | سُكان (جوهانسبرغ) و جنوب أفريقيا ...يمكنهم أن يعيشوا بسعادة و أمان، و هم يعرفون أن الكائنات الفضائية تعيش بعيداً عنهم |
Hayatımı Mutlu bir şekilde yaşayacağım ve çok çalışacağım seni görene kadar, ve söz veriyorum bir daha ağlamayacağım. | TED | سأعيش حياتي بسعادة و سأدرس بجد حتى ألقاك و أعدك أنني لن أبكي بعد ذلك |
Mutlu bir deniz tarağı gibi, kulaklıklarıyla dinliyor. | Open Subtitles | و جلس يستمع إليها على سماعتي الرأس بسعادة و هدوء ثم فُتحت أبواب الجحيم |
Mutlu bir şekilde, KimlerŞehri'nin 100. yılını kutlama arifesindeyiz. | Open Subtitles | نحن على وشك الإحتفال بمرور مئة عام على بلدة " هوفيل " بسعادة و تناغم |
Mutlu bir şekilde, KimlerŞehri'nin 100. yılını kutlama arifesindeyiz. | Open Subtitles | نحن على وشك الإحتفال بمرور مئة عام على بلدة " هوفيل " بسعادة و تناغم |