| arkadaşımız Peter'ı da bulmamız lazım. | Open Subtitles | حسنا , حسنا , نحن يجب أن نمسك بصديقنا بيتر |
| arkadaşımız Kenny'yi delirtirdik. | Open Subtitles | كنا ندفع بصديقنا كيني إلى الجنون |
| Tamam, gösteri dostumuz Erik Casten'ın "Eyaletin Şirketi"ni taşımayla ilgili olan konuşmasıyla açılıyor. | Open Subtitles | حسناً, يفتح العرض بصديقنا إريك كاستن ملقياً خطاب حالة الشركة |
| dostumuz Dr. Winkel onunla görüştüğünü söyledi, nasıl yararlı oldu mu? | Open Subtitles | إلتقيت بصديقنا الدكتور (وينكيل) هل ساعدك؟ |
| Sanırım en iyisi, San Fransisco'daki teneke dişli arkadaşımızı aramak. | Open Subtitles | أعتقد من الأفضل أن نتصل بصديقنا ذو الأسنان الحديدية في سان فرانسيسكو |
| Bu arkadaşımızı ne yapacağız? Çöpe mi atalım? | Open Subtitles | إذا ماذا سنفعل بصديقنا هذا, سنرميه في سلة المهملات؟ |
| - Böylece biz de Arkadaşımıza ne olduğunu öğrenebiliriz. | Open Subtitles | حتى يتسنَّى لنا معرفة ماذا حلَّ بصديقنا لا أستطيع فعل هذا |
| Diğer taraftaki dostumuzla güçlü bir irtibat kurmak için fırsat kullandık. | Open Subtitles | سنحت لنا الفرصة وحسب، بإقامة اتصال قوي بصديقنا من الجانب الآخر. |
| Çukura gir. Çıkarmak için birlikte çalışmanız gerekiyor. Yeni arkadaşımızla ben ilgilenirim. | Open Subtitles | اذهب للينبوع، عليكما التعاون معًا .لإخراجها وسأعتني بصديقنا الجديد |
| Değerli arkadaşımız Antwon Taylor geliyor. | Open Subtitles | رحبوا بصديقنا العزيز؛ أنتوان تانر |
| Ellen May, yeni arkadaşımız Vaiz Billy ve kız kardeşiyle nasıl tanıştığını söyledi mi? | Open Subtitles | هل قالت " آلن " كيف تعرفت بصديقنا -الجديد المبشر " بيلي " وأخته ؟ |
| "Ama en iyi arkadaşımız bizimle ilgilendi." | Open Subtitles | اهتمام بصديقنا في قلوبنا |
| Gerçekten teşekkür etmek istiyorsan,arkadaşımız Barry'yi ara. | Open Subtitles | إن كنت حقاً تريد مساعدتنا إتصل بصديقنا (باري) |
| Asıl kötü haber dostumuz Healy hakkında. | Open Subtitles | الأخبار التي عندي تتعلق بصديقنا "هيلي". |
| Smith sorun olmaya başladı, dostumuz Purdy ile konuşup durumu kontrol altına almalıyız. | Open Subtitles | (سميث) سيسبب مشكلة ، اتّصلوا بصديقنا (بوردي) لمساعدتنا على احتوائه |
| Bize iyilik borcu olan doktor arkadaşımızı ara. | Open Subtitles | أتّصل بصديقنا الطبيب الذي يدين لنا بخدمة |
| Ona göz kulak olan arkadaşımızı aradım ama cevap vermedi. | Open Subtitles | اتصلتُ للتو بصديقنا الذي يحرسها و لم يُجِبني. |
| Yeni Arkadaşımıza iyi bak evlat. | Open Subtitles | إعتني بصديقنا الجديد يافتى |
| Biz sadece Arkadaşımıza göz kulak oluyorduk. | Open Subtitles | إننا نعتني بصديقنا |
| Diğer taraftaki dostumuzla güçlü bir irtibat kurmak için fırsat kullandık. | Open Subtitles | سنحت لنا الفرصة وحسب، بإقامة اتصال قوي بصديقنا من الجانب الآخر. |
| Veya ortak arkadaşımızla olan anlaşmamdan. | Open Subtitles | أو بترتيبي أو بصديقنا المُشترك. |