| soslu makarnaya ne dersin? Kendim yaptım. | Open Subtitles | ماذا عن بعض السباغيتي بصلصة اللحم، طبختها نفسي؟ |
| Bayan deniz tarağı soslu makarna ve buzsuz bir kola alacak. | Open Subtitles | إن الآنسة تريدُ يوجيني بصلصة المحار الأبيض، وكوكاكولا دونَ ثلج. |
| ikisindende, azıcık , birazda nane sosu. | Open Subtitles | لحم حمل لكلانا مغطى بصلصة النعناع الصغيرة جدا |
| Koltukta oturdular,üzerlerinde eski süveterler vardı,ve üstleri başları pizza sosu ve bebek kusmuğuyla kaplıydı. | Open Subtitles | لقد جلسو على الكنبة , مرتدين ملابس المنزل القديمة وهم ملطخون بصلصة البيتزا و لعاب الطفل الصغير |
| Beni barbekü sosuyla yıkadıktan sonra, ağzıma bir elma tıkarak yatağa koymuştu. | Open Subtitles | كان يغسلني بصلصة للشواء ويضعني لأنام وتفّاحة في فمي |
| Fileto, kırmızı meyveli Cumberland sosuyla servis edildi. | Open Subtitles | لحم خصر مزيّن بصلصة كمبرلاند من الفواكه الحمراء |
| - Domates sosuna benzeyen şeyimi? | Open Subtitles | أتقصد ورق المقوّى بصلصة الطماطم التي تناولتماها؟ |
| Buraya gelince domates soslu spagetti ısmarladım. | Open Subtitles | بعد أن وصلت هنا، كنت أطلب السباغيتي بصلصة المارينا |
| Buraya gelince domates soslu spagetti ısmarladım. | Open Subtitles | بعد أن وصلت هنا، كنت أطلب السباغيتي بصلصة المارينا |
| Şu kızarmış kabaklardan da alayım... çiftlik soslu. | Open Subtitles | و سلطة جاردن و اجعلني أجرب هذه البطاطس الجديدة بصلصة الرانش |
| İştah açıcı buğulanmış köfteler, Yüzbaşı Tso'nun Tavukları brokolili biftek, ıstakoz soslu karides ve sebzeli Lo Mein. | Open Subtitles | مقبلات فطائر على البخار دجاج تسو العادي لحم بقر بالقرنبيط روبيان بصلصة سرطان البحر و الخضار، انظرجيدا ً |
| Evet ve her sabah çikolata soslu kremşantili krep yapmıştık. | Open Subtitles | وصنعنا الفطائر كل صباح بصلصة الشوكولا، و القشدة؟ |
| Henüz sipariş vermediyseniz, ince bağırsak hastalığı olanlar için baharatlı domates soslu spagettiyi tavsiye ederim. | TED | إن لم تكن قد طلبت طعامك بعد, فعادة ما أجد أن المكرونة المتبلة بصلصة الطماطم الحارة تتماشى بصورة جيدة مع أمراض الأمعاء الدقيقة. |
| Dur biraz. sosu her yerine bulaştırma. | Open Subtitles | لحظة ثانية من فضلك لا تغطها كلها بصلصة التاكو اللعينة |
| Sizi uyuşturucu avına çıkarmıştım siz domates sosu getirdiniz. | Open Subtitles | أرسلك لأجل مخدر جديد بالأسواق فتعود بصلصة طماطم |
| Evet, kesinlikle salata sosu ve fasulye gelmiş geçmiş en güçlü yapıştırıcıya karşı etkisiz kalıyor. | Open Subtitles | من الواضح أن أقوى صمغ على الإطلاق لا يمكن إلغاء مفعوله بصلصة السلطة , والفاصوليا المطبوخة |
| Patlamış karides, kulüp sosuyla. | Open Subtitles | روبيان و ذرة صفراء بصلصة النادي |
| Peki ya et sosuyla kaplı sıcak bir silah? | Open Subtitles | ماذا عن مسدس دافئ، مغطى بصلصة لحم؟ |
| Beni bolca kan sosuna batırıp Frankeştayn'ın gelini gibi süslediler. | Open Subtitles | كان عليهم تغطيتي بصلصة الدم وإلباسي مثل عروسفرينكشتاين. |
| Yıllar önce mantar yediğimizde, bunu konuşmuştuk, ben de makarna sosuna katmıştım biraz. | Open Subtitles | عندما أعددنا فطر "عيش الغراب" قبل عدِة سنوات لقد تحدثنا عن الأمر، ووضعته بصلصة السباغيتي |
| - Soya sosumla zeytin yağını takas edelim. | Open Subtitles | سوف أبدل الزيتون بصلصة الصويا أجل |
| fırında domuz, Florence fennel porto şarabı da bekletilmiş salçalı tavuk. | Open Subtitles | لحم خنزير مشوي بالبقسماط مع ثمرة الفلورنس ومعكرونة بصلصة الخمر |