| Aşkla evlilik bir çok yönden birbirinin zıttıdır. | Open Subtitles | الحب والزواج متباينان بطرقٍ كثيرة. |
| Bunun pek çok yönden kötü bir durum olduğu doğru ama bu sayede harika bir sanatçı oldum. | Open Subtitles | {\pos(192,230)} ومن الواضح بطرقٍ ما, أنه لم يكن سهلاً {\pos(192,250)} لكنه لا يساعد الشخص كفنان |
| Birçok yönden onu taklit etti, | Open Subtitles | بل و ضاهاه بطرقٍ عديدة |
| Kırsal ve banliyo kesimleri daha yavaş ama çok da farklı olmayan yollarla çürürdü. | TED | ستتدهور المناطق الريفية والضواحي بشكل أكثر بطئًا، ولكن بطرقٍ غير مفاجئةٍ لحدٍ كبير. |
| İkincisi, az temsil edilen insanlar için küçük yollarla savunuculuk. | TED | ثانيًا، أيّدوا الأشخاص ناقصي التمثيل بطرقٍ صغيرة. |
| Ve böylece göktaşları, bazı yönlerden deyim yerindeyse gökyüzündeki altın madenleridirler. | Open Subtitles | لذا، الكويكبات بطرقٍ أخرى هي مناجم ذهبٍ في الفضاء |
| Bu bir risk. Birçok yönden. | Open Subtitles | بطرقٍ متعددة |
| Olağanüstü birlikteliklerin yaşandığı vahşi hayatın uç değişimlerle baş ettiği ve şaşırtıcı canlıların beklenmedik yollarla hayatta kaldığı yerlere. | Open Subtitles | حيثُ تتعامل تجمعاتٍ برية رائعة معَ تغيراتٍ مُتطرفة و مخلوقاتٍ مُذهلة تنجو .بطرقٍ غير متوقعة |
| Gayri kanuni yollarla buldun. | Open Subtitles | لقد حصلت على ذلك بطرقٍ غير شرعية |
| ve her gün farklı yollarla birbirleri ile işbirliği içindeler. | Open Subtitles | {\pos(40,160)\fs40}باريت براون ناشط سابق مع المجهولين / مشروع (بي أم) للبيانات و هم يتعاونونَ بطرقٍ مختلفة كلَ يوم. |
| Loxley'nin kötü yollarla para elde ettiğini anladığım zaman konuşmamam yanlıştı. | Open Subtitles | كنت مخطئة بعدم الحديث عندما علمت بأن (لوكسلي) يكسب المال بطرقٍ فاسدة. |
| - Farklı yönlerden mücadelemizi verdik. | Open Subtitles | قاتلنا بطرقٍ اخرى |