| Tabii ki, Bazılarımızın önce doğru yolu bulması gerekiyor. Çeviri: | Open Subtitles | بالطبع، بالنسبة الى بعضنا قد يستغرق ذلك حتى عام 3000 |
| Çünkü eğer biz çevreysek, o zaman tek yapmamız gereken etrafımıza bakmak ve görmek kendimize nasıl davranıyoruz ve birbirimize nasıl davranıyoruz. | TED | لأنه إذا كنا نحن نمثل البيئة، فإنه علينا جميعا أن ننظر حولنا لنرى كيف نعامل أنفسنا و كيف نتعامل مع بعضنا البعض. |
| Bu demek değil ki bir parçam onu hep sevmeyecek, ve belki de bir gün tekrar birlikte oluruz. | Open Subtitles | لا يعني بأن هناك جزء مني لن يقوم بهذا ربما سنعثر على الطريق لنعود إلى بعضنا البعض يوماً ما |
| "beraber geçirdiğimiz birkaç saatte, bir ömür sürmüş gibi birbirimizi sevdik." | Open Subtitles | في الساعات القليله التي قضيناها معاً كأننا أحببنا بعضنا طوال العمر |
| Ve ikimiz için de bu diyalog, Kadın Yürüyüşü konusunda hemfikir olmasak da birbirimizin bakış açısını anlamamızı sağladı. | TED | وفي رأينا، سمح لنا هذا الحوار أن نفهم وجهة نظر بعضنا البعض بخصوص مسيرة المرأة على الرغم من اختلافنا. |
| Belki de bilmiyorsun, çünkü birbirimize dair korkularımız eşzamanlı değil. | TED | ربما لا تعرف، لأن خوفنا من بعضنا البعض ليس متناسقاً. |
| Asıl söylemek istediğim şey... Umarım aramızda bir sorun yoktur. | Open Subtitles | ما أردتُ قوله حقاً آمل أن نكون رائعين مع بعضنا |
| Daha sonra bir araya gelip eğlenceli bir şeyler yapalım. | Open Subtitles | فكرت أنه ربما يمكننا ملاقاة بعضنا لاحقا ونفعل شيئا مسليا |
| Şimdi herkes yaklaşsın ve kollarını birbirine dolasın. | Open Subtitles | فلنقترب من بعضنا,و لنطوق بعضنا البعض بالأذرع |
| Bazılarımızın aramakta olduğumuz bu üçlü yıldız oluşumu hakkında soruları var. | Open Subtitles | بعضنا يتسائل عن تشكيل هذا النجم اللامع المُفترض أننا نبحث عنه |
| biz de o paranın vatana harcanması için Bazılarımızın tehdit olmasına karar verdik. | Open Subtitles | فلنحضر ذلك المال و نعود إلى الوطن، بعضنا قرروا أن يصبحوا خطراً بنفسهم. |
| Ve Bazılarımızın bir araya gelip bu şeyler hakkında, özellikle Roots ve Shoots hakkında, konuşabileceğimizi umud ediyorum. | TED | ويحدوني الأمل بأن يتمكن بعضنا من الجلوس معا للحديث عن بعض هذه الأمور، خاصة برنامج الجذور والبراعم. |
| Fakat bu da biz birbirimizle hiç görüşmeyeceğiz demek değil. | Open Subtitles | لكن ذلك لا يعني بأننا لا نستطيع أن نرى بعضنا |
| Tüm yaz ve sonbahar boyunca biz hep bir aradaydık. | Open Subtitles | في الصيف والخريف كان لدينا بعضنا البعض وهذا كل شئ |
| Sebastian"Ia olduğu gibi biz de birbirimizi daha iyi tanısak. | Open Subtitles | انا وانت لا نعرف بعضنا كما قال سبيستيان امس ؟ |
| Önümüzde parlak bir gelecek vardı... ve sonsuza dek birlikte olacağımızı sanıyorduk. | Open Subtitles | المستقبل وضعنا فورآ للأمام ونحن إعتقدنَا بأننا نعرف بعضنا البعض إلى الأبد |
| birlikte yaşarken kısa bir süre sonra birbirimizin sinirini bozmaya başlayabileceğimizi düşünüyorum. | Open Subtitles | أخشى لو أننا عشنا معاً لفترة أننا قد نثير غضب بعضنا البعض. |
| Dördümüz, beraber vakit geçiriyoruz ama gerçek anlamda hiç konuşmuyoruz. | Open Subtitles | نحن الأربعة، نخرج كثيرا لكنّنا لا نتكلّم مع بعضنا بحق |
| Ama içimizden her ikimiz de birbirimizi tekrar görmeyeceğimizi biliyorduk. | Open Subtitles | لكن داخلنا كلانا عَرفنَا اننا لَنْ نَرى بعضنا البعض ثانيةً |
| Bize, birbirimize karşı şüpheli olmamızı söyleyen tüm fikirleri reddederdik. | TED | قد نرفضُ كل الأفكار التي تجعلنا مرتابين من بعضنا البعض. |
| Kendi aramızda kavga ederken, Kurucu parmağı tuşun üzerinde ofisinde oturuyor. | Open Subtitles | بينما نقاتل بعضنا المؤسس يجلس في مكتبه وأصبعه على هذا الزر |
| Eğer birbirimizi daha iyi tanısaydık vurgu için araya bir küfür sokardım. | Open Subtitles | لو كنا نعرف بعضنا بعضاً على نحو أفضل لرميت بعضاً منه هناك |
| Bu herkesin birbirine karşı açık olması için iyi bir fırsat. | Open Subtitles | هذه فرصة جيدة لنكون صرحاء مع بعضنا البعض |
| birbirimizi dinlemeden konuşmaya çok zaman ayırıyoruz ve uzlaşamadığımız noktaları yeteri kadar konuşmuyoruz. | TED | قضينا وقتاً كبيراً في الحديث مع بعضنا ووقتاً غير كافي للحديث عن اختلافاتنا، |
| Uzun bir zamandır beraberiz ve her zaman kendimi sana yakın hissettim. | Open Subtitles | نحن نعرف بعضنا لفترة طويلة ولطالما شعرت بقربي لك |
| Mesela bazılarımız düzgün işlemeyen devlet sistemlerini düzeltmenin çok zor olduğunu düşünmeye meyillidir. | TED | حيث يميل بعضنا مثلاً إلى الاعتقاد أنه يصعب جدًّا تحويل الأنظمة الحكومية الفاشلة. |
| Bu, birbirimiz hakkında bilgi sahibi olup desteklemekle ilgiliydi ve böyle sürdü. | TED | وكانت تلك هي روح معرفة ودعم بعضنا البعض والتي سيطرت على الأجواء. |
| Tanıştığımız gün, Azadi meydanında birbirimizin yanından geçiyorduk ve omuzlarımız çarpıştı. | TED | يوم التقينا، مررنا بجانب بعضنا البعض في ساحة آزادي، واصطدم كتفان. |
| ...birbirimizden kaçındık, fakat şu var ki, Senin için endişeleniyorum. | Open Subtitles | ويمكننا الأستمرار بتجنب بعضنا ولكن الحقيقة هي أني قلقة عليك |