| Televizyon bir çiftin konuşmak zorunda olmadan birbirlerine katlanmalarını sağlayan evlilik yardımıydı. | Open Subtitles | هذا الجهاز الذي يساعد أي زوجين على تحمل بعضهما دونما الحاجة للحديث |
| İki at birbirini parçalamış mezarlar açılmış ve kemikler etrafa saçılmış. | Open Subtitles | حصانان إلتهما بعضهما البعض القبور فغرت فاها و ألقت بالعظام حولها |
| Bana göre, eğer iki insan birbirini severse ve bizim gibi birbirine güvenirse kıskanç olmak için sebep yok. | Open Subtitles | الأمر يبدو لي، مع ذلك أن لو شخصان يحبّان بعضهما ويثقان ببعض مثلما نفعل نحن فليس هناك سبب للغيرة. |
| İnsanların birbirlerinin hayatlarına öyle girip çıkmaları ne kadar komik. | Open Subtitles | إنهُ من المُضحكِ كيف يدخلُ ويخرجُ الناسَ من حياتِ بعضهما. |
| Eski bir numara oydu. birbirlerinden nefret ediyorlarmış. Kim diyor? | Open Subtitles | ،كانت العضو الأبرز على ما يبدو أنهما يكرهنا بعضهما البعض |
| Eğer bir insan beyni gördüyseniz, iki yarıkürenin birbirinden bütünüyle ayrı olduğu aşikardır. | TED | إذا سبق ورأيتم مخ بشري يتضح أن النصفين الكرويين منفصلين تماماً عن بعضهما. |
| Tek bir çamaşır sepetleri var. Demek ki birbirleriyle iyi geçiniyorlar. | Open Subtitles | ولديهما حقيبة غسيل واحدة، مما يعني أنهما معتادان على بعضهما البعض |
| Ancak, bu el ve bu el birbirlerine yaklaştıkları zaman oldu. | Open Subtitles | هذا حدث عندما هذه اليد إقتربت من هذه اليد بعضهما البعض |
| birbirlerine 20 metre uzaklıkta bulundular ve kafalarında aynı tip yaralar var. | Open Subtitles | تم اكتشافهما على بعد 75 قدم عن بعضهما بجروح رأس متطابقة تقريبا |
| Ama bir gün onları birlikte gördüm ve onların birbirlerine bakışlarını izledim. | Open Subtitles | ذات يوم، رأيتهما معاً و رأيت كيف كانا ينظران إلى بعضهما البعض |
| Tamam. birbirini henüz tanımayan insanlar arasında olabilecek bir şey. | Open Subtitles | انه فقط شئ بين شخصين لا يعرفان بعضهما حتى الآن |
| İki insanın birbirini sevmesi her zaman bir arada olmalarını gerektirmez. | Open Subtitles | مجرّد كون شخصين يحبّان بعضهما لا يقتضي دائماً أن يكونا معاً |
| Biz hukuk salonunda her şeyi açığa çıkmış... birbirine bakan iki kişiyiz. | Open Subtitles | نحن مجرد شخصين يحدقان في بعضهما البعض في قاعة المحكمة، مكشوفين تماماً |
| Biz hukuk salonunda her şeyi açığa çıkmış... birbirine bakan iki kişiyiz. | Open Subtitles | نحن مجرد شخصين يحدقان في بعضهما البعض في قاعة المحكمة، مكشوفين تماماً |
| Eğer birbirlerinin vücutlarını tanıyorlarsa birbirlerine karşı hisleri de vardır. | Open Subtitles | إذا عرف كل منهما جسم الآخر، مشاعرهما تجاه بعضهما البعض. |
| Boyalı yüzlerine, kostümlerine bakardım, şarkılarını dinler genç aşıklar birbirlerinin kolunda ölünce ağlardım. | Open Subtitles | رأيت الوجوه المدهونة والأزياء وإستمعت للأغاني، وبكيت عندما مات الشباب في أحضان بعضهما |
| Ve beyine baktığınız zaman, her iki beyin korteksinin birbirlerinden tamamen ayrı olduğu açıkça görülür. | TED | وعندما تنظرون إلى المخ، فإنه من الواضح أن النصفين منفصلين تماماً عن بعضهما |
| İki erkeğin birbirinden nefret etmesi genellikle bir hatunla ilgilidir. | Open Subtitles | عندما يكره شابان اثنان بعضهما ، يتعلق الأمر عادة بفتاة |
| Burada gördüğümse birbirleriyle konuşmayı kesmiş düş kırıklığı nefrete dönüşmüş iki insan. | Open Subtitles | أرى شخصيْن توقّفا عن الحديث مع بعضهما البعض، تحوّل احباطهما إلى كراهيّة. |
| ...çalışmaları için bir araya getirebilirsek, şu anda kamu mallarını teslim edebilir… …ya da son derece yetersiz olabiliriz. Tabi ki bu bir radikal bir önermedir. | TED | اذا تمكنا من وضع هذان الاثنان مع بعضهما في مكان امن، ليعملا مع بعضهما، يمكننا ايصال السلع العامة في هذه اللحظة أو بزمن توريد قصير جدا |
| Linux'un ve internetin benimsenme dönemecine bakın... kesinlikle birbirinin izlerini taşır. | Open Subtitles | و منحنى تبني اللينكس ومنحنى تبني الانترنت فهما يطابقان بعضهما تماما |
| Bu fiziksel nesnelerde, sol ve sağ gösterge eşzamanlı. Ama isterseniz, iki göstergeyi de tutup eşzamanlamayı geçersiz kılabilirsiniz. | TED | هنا القناة اليسرى واليمنى للموازنة، ولكن إذا أردنا، يمكننا تجاوز ذلك بجذب الاثنين مع بعضهما البعض في نفس الوقت. |
| Bazen iki ipi birden kullanır, ikisini birden dönderirlerdi ama siz onları ayırabilir ve yumurta çırpıcısı gibi dönderebilirsiniz. | TED | كنّ يأخذن حبلين ويعقدنها معًا كحبلٍ واحد، ولكن يمكنك فصلهما وتحويلههما مثل مضرب البيض فوق بعضهما البعض. |
| Çünkü aşıkların bir ömür boyu birlikte olmaları çok güzel. | Open Subtitles | لأنه لأمرٌ رائع عندما يبقى العاشقين مع بعضهما طيلة حياتهما |
| Ruh eşlerinin birbiriyle tam olarak uyuşması bazen aylar alır. | Open Subtitles | أحيانًا، توأم الأرواح قد يستغرقا شهورًا كي يفهما بعضهما البعض. |
| birbirlerini korumak isteyen birbirleri için en iyisini isteyen iki insanla ilgiliydi. | Open Subtitles | شخصان أرادا حقّاً حماية بعضهما البعض شخصان أرادا حقّاً الأفضل لبعضهما البعض |
| Farkındasın ki iki avcı aynı avın peşinden peşinden koşarsa bu iş birbirlerini vurmalarıyla neticelenir, böyle olsun istemeyiz. | Open Subtitles | كما تعلم عندما يقصد صيادان الفريسة نفسها ينتهيان باطلاق النار على بعضهما من الخلف و نحن لا نريد ذلك |