| Sonbahar dönemi birkaç hafta önce başladı... ama her yıl sınav sonuçları açıklanana kadar Birkaç yer ayırırız. | Open Subtitles | كما تعلمون مضت بضعة أسابيع منذ بدء الفصل الخريفي ولكن كل عام نترك بعض الأماكن لما بعد نتائج الاختبارات |
| Aklımda Birkaç yer vardı, o yüzden bir hafta bilemedin iki hafta kalırım. | Open Subtitles | وأنا لدي بعض الأماكن المطروحة للخيار لذا،سيكون أسبوع،أو أسبوعان كحد أقصى |
| Ancak bazı yerler sizi zaman zaman yeniden kendisine çeker. | TED | ولكن بعض الأماكن تجعلك تعود إليها مراراً و تكرارً. |
| Ama biraz nakit para da götürmeliyiz çünkü bazı yerler kredi kartı kabul etmiyor. | Open Subtitles | ربما لو تحضرين بعض النقود معكِ، تعلمين بعض الأماكن لا تقبل البطاقات الإئتمانية |
| Gözümüz kulağımız. Icicle'ın ortaya çıkabileceği bir kaç yer var. | Open Subtitles | ثمة بعض الأماكن الممكنة التي يمكن أن يظهر بها "المتجمّد" لاحقاً. |
| Açıktır ki sağda durup insanlara yol vermek daha iyidir ama bazı yerlerde bunu sadece umabiliriz. | TED | بشكلٍ واضح، إنه من الأفضل للأخرين عندما نقف على الجهة اليمنى وندعهم يمرون ولكننا نتوقع أن نفعل ذلك إلا في بعض الأماكن |
| Sallantılı yolculuğum beni bazı inanılmaz yerlere götürdü. | TED | أخذتني رحلتي الملتوية إلى بعض الأماكن الرائعة جدا. |
| Eskiden takıldığı bir kaç yeri biliyorum. | Open Subtitles | لقد عرفت بعض الأماكن الذى تعود على أن يتكسع فيها |
| Hani bazı yerlerin hemen ısınabildiğin bir havası vardır ya. | Open Subtitles | بعض الأماكن تمتلك طابع.. يجعلك مباشرة تندمج معه.. |
| Aradığın şu taşı düşünüyordum da onu bulabileceğin Birkaç yer biliyor olabilirim. | Open Subtitles | أوتدري ، كنتُ أفكر بذلك الحجر الّذي كنتَ تبحث نه. لعلّي أعلم بعض الأماكن قدّ يكون بها. |
| Bildiğim Birkaç yer var. | Open Subtitles | بحثت عن بعض الأماكن الجيدة المناسبة للأكل |
| Eğer işler ters giderse cesedini atıp kaçmak için çoktan kafamda Birkaç yer belirledim. | Open Subtitles | لقد حددت مسبقاً بعض الأماكن لكي أرمي جثتك بها إذا توفيت |
| Birkaç yer hemen ileride. Girelim ve sonra da defolup gidelim burada. | Open Subtitles | بعض الأماكن أمامنا، لنذهب إليها، ونرحل من هنا |
| Birkaç yer hemen ileride. Girelim ve sonra da defolup gidelim burada. | Open Subtitles | بعض الأماكن أمامنا، لنذهب إليها، ونرحل من هنا |
| Metronun yerin üstünde gittiği Birkaç yer var yalnızca. | Open Subtitles | أسمع الميترو. يمر فوق الأرض في بعض الأماكن فقط، |
| bazı yerler rüstik görünüyor, çünkü temel şeylerden fazlasına sahip değiller. | Open Subtitles | بعض الأماكن تكون بسيطة السبب هم لم يحصلوا عل أكثر من الأساسيات |
| bazı yerler aşırı duygusal olmuş olabilir. | Open Subtitles | قد يكون هناك القليل من العواطف الزائدة في بعض الأماكن |
| bazı yerler vardır ki, ruhlarla doludur. Beyazlar bunu bilmez. | Open Subtitles | بعض الأماكن لديها أرواح الأشخاص البيض لا يعرفونها |
| Sana bir kaç yer gösterecek... | Open Subtitles | سيريك بعض الأماكن |
| - Aklımda bir kaç yer var. | Open Subtitles | - لديّ بعض الأماكن - |
| bazı yerlerde, insanlar para yerine bunları kullanırlar. | Open Subtitles | في بعض الأماكن ، تلك هي العملة التي يستخدمها الناس فيما بينهم. |
| Ama bazı yerlerde... ağaçlar ve binalar görüşü engelliyor. | Open Subtitles | .. و لكن في بعض الأماكن هناك أشجار أو مباني تحجب الرؤية |
| Çünkü sonunda, bu renkle ve saçla bazı yerlere ait olamazdım. | TED | لأنه وفي النهاية، لا يمكنني مع هذا اللون من البشرة ولا مع هذا الشعر، أن أنتمي إلى بعض الأماكن. |
| Orada kaos var GP heryere yayılmış olacak bu avantajı kullanıp bir kaç yeri vuralım. | Open Subtitles | الوضع فوضوي بالخارج السلطات المجرية سوف تنتشر أقول أن ننتهز الفرصة نضرب بعض الأماكن |
| Ormanda bazı yerlerin akılda garip etkileri olur. | Open Subtitles | هناك بعض الأماكن في الغابة لديها تأثير غريب على العقل |