"بعينيّ" - ترجمة من عربي إلى تركي

• gözlerimle
• gözümün
• gözlerine
• gözlerimin

Kendi gözlerimle görmek isterdim... yozlaşmayı... suçu, yoksulluğu...
أريد أن اراها بعينيّ الاثنتين .. الانحلال .. .. الجريمة , الفقر ..

Batıl inançlı bir adam değilim ama onu aşağı iskele tarafında, kendi gözlerimle gördüm.
أنا لست مؤمناً بالخرافات ، ولكني رأيته بعينيّ عند رصيف الميناء.

Kendi gözlerimle gördüm, rahip asasıyla uyduya dokunarak ona can verdi.
بعينيّ هاتين.. شاهدت الراهب يشغل القمر بلمسة من صولجانه

gözümün içine bak ve Penelope Widmore'u hiç görmediğini ve adını duymadığını söyle.
لذا انظر بعينيّ مباشرةً وأخبرني بأنّك لم ترَ أو تسمع بـ(بينولوبي ودمور)

Ben de dürüst bir adamın gözlerine, herkesin bildiğinden daha çok güvenirim.
وأنا أثق بعينيّ رجل صادق أكثر مما أثق بما يعرفه الجميع

Sonra gözlerimin içine baktın ve yalan söyledin.
وبعد ذلك نظرتَ إليّ بعينيّ وكذبتَ عليّ بشأن ذلك.

Kasap, mezarından kaçtıysa bunu kendi gözlerimle görmek isterim.
لوكانذلكالسفاحهربمنقبرهِ، فعليّ أن أرى ذلك بعينيّ.

O korsan filmi seyrederken gözlerimle hırsızlık yapıyormuşum.
حينما شاهدت ذلك الفيلم المقرصن، كنت أسرق بعينيّ.

Onu sayılar ve grafikler vasıtasıyla tanıyordum ama bugün burada onu görüp kendi gözlerimle ve ellerimle inceleyince beni daha da hayran bıraktı.
عرفتها فقط من خلال الأرقام والجداول والصور، لكن بعد رؤيتها هنا اليوم، ودراستها بعينيّ ويديّ،

Gerisini ben kontrol ederim. Eski tarzda, yani gözlerimle.
يمكنني فحص البقية، بالطريقة القديمة = بعينيّ

Sen busun. Bunu yaptığını kendi gözlerimle gördüm.
هذا ما تفعله أراك تفعله بعينيّ

Şimdiye kadar gözlerimle görmediğim iki şey vardı.
... كان هناك شيئين كنت لأقسم بأنني لم أراهما أبداً بعينيّ

Şu zamana kadar gözlerimle paha biçilemez iki şey gördüm:
... كان هناك شيئين كنت لأقسم بأنني لم أراهما أبداً بعينيّ

Kendi gözlerimle gördüm ve onu bulabilirim.
رأيتها بعينيّ. بوسعي أن أجدها.

İrlandalı'nın durumunu kendi gözlerimle görmek istiyorum.
بعينيّ هاتين ، أريد أن أرى كيف . "حالُ "الأيرلندي

Partiyi kendi gözlerimle görmek istedim.
كان عليّ أن أرى هذه الحفلة بعينيّ.

Bu süre zarfında onları kendi gözlerimle görmeliyim!
يجب أن أراهم بعينيّ خلال ذاك الوقت.

Evet, gözlerimle gördüm.
-أجل، رأيتُ ذلك بعينيّ . -ما مدى سُرعة تحرّكها؟

Şimdi gözümün içine bak ve bana bir kere bile Penelope Widmore'yi gömediğini ve duymadığını söyle bana.
لذا انظر بعينيّ مباشرةً وأخبرني بأنّك لم ترَ أو تسمع بـ(بينولوبي ودمور)

Teknik olarak bir görüşme değil ama onun gözlerine baktım ve aramızda bir çekim oluştu.
...أنا لا أواعدها عمليا ، لكنّني أراها ... بعينيّ وكان هناك إنجذاب

Ama, var ve bu konuyu sana anlattım ve sen de gözlerimin içine bakıp Mike'ın ortaklığını bana tuzak kurmak için kullandın.
.ناهيك عن ذهابكِ لجلساتِ علاجية ولقد فضفضتُ لكَ بشأنِ ذلك ،وبعدَ ذلك نظرتَ إليّ بعينيّ