| Ona metal bir solüsyon verdik, tıpkı dediğin gibi ama ne ona ne de diğer kurbanlara görünürde bir etkisi olmadı. | Open Subtitles | ،قمنا بذلك بمحلول معدني، كما اقترحت تماماً لكنه لم يبدو مفيداً لنقص المعادن لديه ولدى الضحايا الآخرين |
| Bana depo duvarlarındaki painite mineralleri ile hızlı bir şekilde reaksiyona giren bir tür solüsyon enjekte etti. | Open Subtitles | لقد حقنني بمحلول ما الذي يتفاعل بعنف مع البينايت الموجود في حوائط المستودع |
| Seslere bir sülfür dioksit çözeltisi sürülmüş. | Open Subtitles | عالج الحبال الصوتيّة بمحلول من ثاني أكسيد الكبريت |
| Ceset gömülmeden önce üzerine alkali çözeltisi dökülmüş. | Open Subtitles | لقد غُمرت البقايا بمحلول صابوني قبل أن تُدفن. |
| Bu kaslar epey serttir, bunları yumuşatmak için gevşetici olarak 2%'lik kürar çözeltisi enjekte edeceğim. | Open Subtitles | تلك العضلات تميل لأن تكون مُتزمتة لذا لتخفيف الإحتكاك بها ، سأحنقهم بمحلول 2 % من الكورار |
| Silikon kabuğundan yapılmış ve tuz solüsyonu ile doldurulmuş. | Open Subtitles | إنها مصنوعة من غلاف سيليكوني ومملوءة بمحلول الملح |
| Kendinize salin solüsyonu enjekte ediyordunuz. | Open Subtitles | لقد كنت تحقن نفسك بمحلول ملح |