İşte bu tür zorlukları düşünmemiz lazım. | TED | لذا نحن بحاجة للتفكير بهذه الأنواع من التحديات. |
bu tür maceralara yönelik müthiş bir arzumuz var. | Open Subtitles | لدينا اهتمام كبير بهذه الأنواع من المغامرات |
Upright Citizens Brigade Tiyatrosu'nda dogaçlama dersi almaya ve başka yaratıcı insanlarla, müzisyenlerle ve komedyenlerle tanışmaya başladığım zaman, bu tür projeler yapmak isteyen insanlardan oluşan bir e-posta listesi oluşturmaya başladım. Böylece daha geniş çapta projeler yapabilirdim. | TED | عندما بدأت آخذ دروس ارتجال في مسرح آبرايت سيتيزنز بريغايد ثياتير وملتقيا بأشخاص مبدعين آخرين ومؤديي عروض وممثلين كوميديين آخرين بدأت أجمع قائمة عناوين أشخاص يريدون القيام بهذه الأنواع من المشاريع. وبالتالي أمكنني القيام بمشاريع أخرى كبيرة الحجم. |
Yani, dünyanın zamanında geriye gidebilir ve bu tür canlandırmalar yaparak dünya tabiatının, böyle bir iklim olayına bağlı olarak nasıl değiştiğini anlayabiliriz. | TED | يمكننا العودة إلى الأرض في الماضي والقيام بهذه الأنواع من إعادة البناء وفهم كيف تغيرت المناطق الطبيعية في الأرض استجابة لمثل هذا الحدث المناخي أو نتيجة استخدام الأرض. |