| Onu tuzağa düşürmek için. çünkü Manuel yıllardır bu pisliğin içinde. | Open Subtitles | حتى أتمكن من الإيقاع به لأنه كان شرطياً فاسداً منذ سنوات |
| Yüzündeki şekil bozukluğu, onu etkilemedi, çünkü bir aile desteğine sahipti, başarılı, doyurucu bir mesleği vardı. | TED | تشوه وجهه لم يأثر به لأنه لديه عائلة تسانده، وهو ناجح ، لديه عمل مرضي. |
| Fakat dinozorların kemiklerini kesmek sizin de anlayacağınız üzere oldukça zor çünkü müzeler için kemikler oldukça kıymetli parçalar. | TED | لكن القطع في عظام الديناصور من الصعب القيام به,لأنه يمكنك ان تتخيل بسبب المتاحف العظام ثمينة |
| - Bir aylığına! - Denediği için onunla gurur duyuyoruz. | Open Subtitles | ــ لمدّة شهر ــ ونحن جداً فخورين به لأنه حاول |
| Yeni bir sözleşme yaptığın için, risk alman gerektiğini söylediler. | Open Subtitles | لقد قالو أنك يجب أن تخاطر به لأنه عقد جديد |
| Ona gıpta ediyorum çünkü sanatı ne zaman bırakması gerektiğini... hissedip, bırakmıştır. | Open Subtitles | أنا معجب به لأنه لديه الحس الجيد للانسحاب بينما كان لا يزال في المقدمة |
| Ve yapıyorum çünkü kendimi iyi hissettiriyor, insanlara yardım etmek güzel birşey. | Open Subtitles | وأنا أقوم به لأنه يجعلني أشعر بالارتياح ومن اللطيف مساعدة الناس |
| Ki bu güzel, çünkü bazen bir ara vermek gerekir. | Open Subtitles | و هو أمر لا بأس به لأنه بحاجة لأن ترتاح اليوم |
| Çok şekersin, ama ona bakıyorum çünkü bu yapılması doğru olan şey. | Open Subtitles | شكراً لك، لكنني أعتني به لأنه التصرف الصحيح |
| Ben olsam onunla evlenmeden 2 kere düşünürdüm. çünkü domuzun teki. | Open Subtitles | أنصحك بأن تفكري مرتين قبل الزواج به لأنه خنزير |
| Bu davranışını çok takdir ettim çünkü insana ilham veriyordu. | Open Subtitles | أنا شخصياً كنت أحترم ما يقوم به لأنه كـان يشيع بين النـاس شـئ من الأمـل |
| Üstelik ne yaptığın önemli değil. çünkü biri seni gerçekten tanımaya zaman ayırdığında sana aşık olacaktır. | Open Subtitles | ولا يهم ما تقوم به , لأنه إذا أتيحت الفرصة لغيرك كي يعرفك على حقيقتك |
| Bir keresinde hayatım buna bağlıymış gibi savaşmamı çünkü günün birinde bağlı olabileceğini söylemiştin. | Open Subtitles | نصحتني ذات مرّة بخوض القتال وكأن حياتي رهينة به لأنه ذات يوم قد تكون حياتي رهينة بقتالي، وها قد حلّ ذلك اليوم. |
| Ona güvenmelisin, çünkü o bana yardım etmeyi teklif etti. | Open Subtitles | عليكِ أن تثقِ به , لأنه عرض عليّ المساعدة |
| Telefon açtı ve bebeğini doğuracağını söyledi ve kararlıydı çünkü mutlu olmak için son şansıydı. | Open Subtitles | اتصلت بي و قالت أنها حامل و أنها ستحتفظ به لأنه آخر فرصة لها لتكون سعيدة. |
| Kendi yaptığım bir model, çünkü o gün kimse resmini çekmemiş. | Open Subtitles | انها وهمية المتابعة التي أدليت به لأنه لا يوجد واحد التقط صورا في ذلك اليوم |
| Mecbur kaldığı için umursadığını söylüyor. | Open Subtitles | إنها تقول لنفسها أنها تهتم به لأنه ينبغى عليها ذلك |
| John onun hakkında bir şeyler bulduğu için tuzağa düşürüldüğünü söyledi. | Open Subtitles | لقد قال جون أنهم أوقعوا به لأنه اكتشف أمرها |
| O da yaşadığı için, yaşadığım her şeyi anlıyor. | Open Subtitles | إنه يتفهم كل شئ مررت به لأنه مرّ به أيضاً |