| Bir yanlış anlama var. Ben buradayken ekibin benim emrimde olmalı. | Open Subtitles | أظن أن هناك سوء فهم، سأحظى بصلاحيات كاملة لقيادة فريقك بينما أنا هنا. |
| Ben buradayken senin hayatını ikimiz için de yaşaman lazım. | Open Subtitles | بينما أنا هنا عليكِ أن تعيشي حياتي بالإضافة لحياتك |
| Ben buradayken karışıklık çıkarırsanız ne halt yiyeceğimi düşündün mü? | Open Subtitles | كيف سينعكس الوضع عليّ إذا قمتم بإثارة فوضى بينما أنا هنا. |
| Ne var biliyormusun Hazır buradayken hep bunu yapmak istemiştim. | Open Subtitles | أتعلم ماذا؟ بينما أنا هنا.. لطالما أردت فعل هذا. |
| Belki de Hazır buradayken geri kalan eşyalarımı almalıyım. | Open Subtitles | ربما ينبغي لي أن اخذ بقية اغراضي بينما أنا هنا |
| Ben Burada olduğum sürece kimse bir çocuğun özgürlüğünü elinden alamaz. | Open Subtitles | لا أحد سيأخذ حرية الطفل بينما أنا هنا لا أحد أتسمعوني؟ |
| - Hazır gelmişken, belki konuşabiliriz. | Open Subtitles | . حسناً ، بينما أنا هنا ، ربما نحن يجب أن نتكلم |
| Yani, Ben buradayken. | Open Subtitles | ليس , ليس بينما أنا هنا على أية حال |
| Ben buradayken, hiçbir şey yapmıyorsun. | Open Subtitles | بينما أنا هنا, أنت لن تفعلي أى شيئ |
| Yaptıklarımın bir şekilde Ben buradayken gelecekte aileme yardım edeceğine inanmak. | Open Subtitles | أن ما أفعله سيساعد عائلتي بشكل من الأشكال... في المستقبل بينما أنا هنا في الوقت الحاضر |
| - Ben buradayken yiyebileceğimi söylediler. | Open Subtitles | قالت ينبغي عليك أكلها بينما أنا هنا |
| Ben buradayken o arabada oturuyor. | Open Subtitles | وهي جالسه هناك في السياره بينما أنا هنا |
| Ben buradayken demek istiyorsun. | Open Subtitles | تعني بينما أنا هنا |
| Ben buradayken vefat etti. | Open Subtitles | لقد ماتت بينما أنا هنا |
| Selfridge, Ben buradayken kendisinin borcundan bahsetmek bana düşer. | Open Subtitles | (سلفريدج) بينما أنا هنا فيتعين عليّ طرح مسألة كمبيالتها. |
| Hazır buradayken bir bira verin. | Open Subtitles | فاليسقني أحدُ جعه بينما أنا هنا |
| Davayla ilgilenmiyorum, biliyorsun ama Hazır buradayken Axelrod'un evine dinleme cihazı yerleştirilmesi için hakim kararı için başvursak. | Open Subtitles | لست دقيقاً في العمل لكن بينما أنا هنا أتساءل عما إذا قدمنا مذكرة للتنصت على منزل (آكسلرود) |
| Burada olduğum sürece eğitmeniniz ve Özel Tim operasyonlarından sorumlu amiriniz benim. | Open Subtitles | بينما أنا هنا سأكون مدرّبكم والضابط المسؤول عَن تنفيذ عمليات القوّة الضاربة. |
| Burada olduğum sürece Kiara ya da Simba'yı incitemeyeceksin. | Open Subtitles | لن تؤذي كيارا ـ أو سيمبا ليس بينما أنا هنا |
| Hazır gelmişken The Lady'nin de bürosunu ziyaret edeceğim. | Open Subtitles | يجب أن أرى مكاتب مجلة "الليدي" بينما أنا هنا. (الليدي أقدم مجلة نسائية إسبوعية، تصدر منذ عام 1885 وحتى الآن) |