| Hâlâ, yapılması gereken Bazı şeyler var. | Open Subtitles | ما زالَ، هناك بَعْض الأشياءِ التي يجبِ أَنْ تعْمَلَ. |
| Yapmam gereken Bazı şeyler var Halletmem gereken şeyler. | Open Subtitles | هناك بَعْض الأشياءِ مِنْ الضروري أن أعتنى بها |
| Bazı şeyler paradan daha önemlidir. | Open Subtitles | بَعْض الأشياءِ أكثر أهميَّةً مِنْ المالِ. |
| bazı şeyleri tercüme etmeye gerek yok. | Open Subtitles | بَعْض الأشياءِ لَيسَ بِحاجةٍ إلى أَنْ يُترجمَ. |
| Ona yardım edip yarınki parti için bazı şeyleri ısıtmayı üstleniyorum bana yazdığı talimata bak... | Open Subtitles | أُوافقُ على مُسَاعَدَتها ويُسخّنُ بَعْض الأشياءِ للحزبِ غداً. إستمعْ إلى إتّجاهاتِها لي |
| Hayır. Bence Bazı şeylerin söylenmemesi daha iyidir. | Open Subtitles | أعتقد ان بَعْض الأشياءِ من الافضل الا نتحدث فيها |
| Sanırım Bazı şeyler olmayınca olmuyor. | Open Subtitles | أَحْزرُ بَعْض الأشياءِ فقط لَمْ يُقْصَدُ أَنْ يَكُونَ. |
| Glen Bazı şeyler farketti, ve benden araştırma yapmamı istedi. | Open Subtitles | لاحظَ غلين بَعْض الأشياءِ طَلبَ مِنْني إجراء بَعْض التحقيقاتِ |
| Bak, ona tam olarak doğru olmayan Bazı şeyler anlatmış olabilirim. | Open Subtitles | النظرة،أنالَرُبَّمَاأخبرتُها بَعْض الأشياءِ التي ما كَانتْ حقيقيةَ بالضبط. |
| Sanırım, Bazı şeyler asla değişmeyecek, değil mi? | Open Subtitles | أَحْزرُ بَعْض الأشياءِ أبداً لا تَتغيّرُ، حقّ؟ |
| İlk başta nedenini anlayamayacağınız Bazı şeyler olduğunu kabul etmelisiniz. | Open Subtitles | أنت يَجِبُ أَنْ تَقْبلَ ذلك هناك بَعْض الأشياءِ |
| Belki yapmayı sevdiği Bazı şeyler vardı. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا كَانَ عِنْدَهُ بَعْض الأشياءِ يحب ان يفعلها |
| Bazı şeyler kendi kendine hallolur. | Open Subtitles | بَعْض الأشياءِ تَعتني بأنفسهم. |
| Yapmayacağım Bazı şeyler var. | Open Subtitles | هناك بَعْض الأشياءِ التي لا أعْمَلُها |
| Ben yapmak istemediğim Bazı şeyler yaptım. | Open Subtitles | فعلت بَعْض الأشياءِ لَمْ أَقْصدْ فعلها |
| Bazı şeyler hiç değişmiyor. | Open Subtitles | بَعْض الأشياءِ أبداً لا تَتغيّرُ. |
| Pekala, bu kesinlikle bazı şeyleri açıklıyor. | Open Subtitles | حَسناً، هو متأكّد يُوضّحُ بَعْض الأشياءِ : |
| Kızın hakkında bazı şeyleri öğrenmem gerek. | Open Subtitles | أنا أوَدُّ أَنْ أَعْرفَ بَعْض الأشياءِ حول بنتِكَ. |
| bazı şeyleri kontrol edemezsin dedi. | Open Subtitles | قالَ بَعْض الأشياءِ أنت لا تَستطيعُ السَيْطَرَة على. |
| Bazı şeylerin hiç değişmemesi ne kadar güzel. | Open Subtitles | إنه لأمر حَسنُ رُؤية بَعْض الأشياءِ لا تَتغيّرُ. |
| Bazı şeylerde oldukça iyisin. | Open Subtitles | كاي: أنت ' إعادة جيدة جداً في بَعْض الأشياءِ : |